Hz. Peygamber(s.a.s), bir gün çok mutlu idi ve yüzünde bir neşe vardı. Ashab, “Ya Resûlallah, bugün mutlu ve yüzünüzde bir neşe ile sabahladınız” dedi. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Evet, Rabbimden bir melek geldi ve ümmetin içinde kim sana salât ederse Allah(c.c.), ona on iyilik yazar, on günahını da siler ve on derecesini yükseltir; ayrıca Allah da ona o kadar salât (rahmet)eder.” (Ahmed, IV.44)
Hâkîm, Kâb b.Ucra’dan şöyle rivayet etmiştir: “Hz. Peygamber minberde bir basamağa çıkınca ‘Âmîn!’ dedi. İkinci basamağa çıkınca yine ‘Âmîn!’ dedi. Üçüncü basamağa çıkınca tekrar ‘Âmîn!’dedi. Minberden inince, “Ya Resûlallah, bu gün minberde bir şey dediniz, bundan önce hiç işitmemiştik” dedik. Bunun üzerine Hz. Peygamber(s.a.s) şöyle buyurdu: “Birinci basamağa çıkınca Hz. Cibril bana gözüktü ve Ramazan ayına yetişip de günahları bağışlanmayan Allah’ın rahmetinden uzak olsun” dedi, ben de ‘Âmîn!’ dedim. İkinci basamağa çıkınca “Yanında ismin anılıp da sana salât getirmeyen Allah’ın rahmetinden uzak olsun” dedi, ben de ‘Âmîn!’ dedim. Üçüncü basamağa çıktığımda ise, “Anne babasından ikisi veya biri yanında yaşlanıp da Cennete giremeyen Allah’ın rahmetinden uzak olsun” dedi. Ben de ‘Âmîn!’ dedim.”(Hâkîm, Müstedrek,III.153)
Kıyamette Efendimize en yakın olanlar O’na bolca salât ve selam getirenlerdir(Tirmizi, Ebu Davud.) O’na her salâtta O’nu hatırlarız; O’na inen Kur’anı düşünürüz; hayatımıza yön vermesini arzu ederiz.
Müslümanların kendi aralarında da selamı yaygınlaştırması, insanlar arasındaki katılıkları yumuşatır; buz dağlarını eritir; kardeşliği güçlendirir; sevgi ve saygıyı artırır. Bu sebeple, Hz. peygamber Efendimiz(s.a.s): “selamı aranızda yayınız.” Buyurmuştur.