Onbirinci Fasıl:
XI) ÇİLEMİZ VE DAVAMIZ
Ocak Kızıştı!
Hakikatimiz Ve Gençliğimiz BÜYÜK DOĞU ideali, Mefkureci(Ülkücü) Ahlâkı
Mefküreci ahlâkında, hiçbir hasis nefs kaygısına yer yoktur!
Mefkureci ahlâkının heyecan ve fedakarlık dolu ana kaynağı da İslâmlıktadır.
Kâinatın övgüsüne layık olanlar arasında büyükler büyüğü Hazret-i Ömer’e “eğrilecek
olursan seni kılıcımızla düzeltiriz!” cevabını verenlerin mefküreci ahlâkı karşısında ürperelim! Bu ahlâkı nasıl unuttuk, nasıl kaybettik ve aman Allah’ım, nasıl da tersine Çevirdik? Gerçek sorumlu biziz!
Ümidimiz, Düşmanlarımız bilsinler ki, bağırsalar da, çağırsalar da, BÜYÜK DOĞU İdeali,
Fedakârlık, Büyük dâvanın ahlâkî esaslarından biri olan fedakârlığa tamamıyla yabancı duruyoruz.
Fedakârlık eden aldanmaz ve ilâhî adalet tecellisiyle mutlaka verdiğini misilleriyle alır.
“Cesur, olan rızıklandırılır”.
Divanelere Muhtacız, Bizim ihtiyacımız, yalnız bu mânada, ulvî ve olumlu mânada divanelerdir.
Deli Olmak Lazım!
Türk Gençliğine! ve aziz ve ebedî varlığına dua ettiğimiz Türk milletinin, bir gün yeni bir nesil elinde bu dâvayı gerçekleştireceğinden emin bulunuyoruz.
Yolumuz Rabbim, bize ne güzel bir yol nasip ettin! Bizi anlayabilmek yeteneği ancak Allah ve Resul’ünün sırları yolunda kafasını berhava etmiş yüksek çile ehli müslümanlardadır.
.Ve biz her şeye rağmen yüzbinleri aşan kadromuzla yürüyoruz; her şeye rağmen
yürüyoruz, yürüyeceğiz ve güzel isimler arasında “Galip” isminin sahibi Allah adına ve aşkına yürümekten vazgeçmeyeceğiz!
Senden, nimetinle mütenasip ebedî devleti istiyoruz; o halde her çileyi çekeceğiz ve sonunda -yalnız senin dilemen şartıyla- bu devleti kazanacağız! Mademki ıstırap bu kadar büyük, mazhariyet ve devlet de o nisbette azîm olacaktır.
Beklenen Nizam, Yüzyıldan beri bir toplu iğne yapmaktan bile âciz yaşayan bu milleti, radyosunu, otomobilini, traktörünü, dikiş makinesini, falanını ve filanını zorlayacak bir nizam...
“İstersen bunları tenekeden yap; fakat kendin yap!” diyecek bir nizam...
-Türk gümrüklerinden, hayat devlet ihtiyaçları müstesna, tek Batı âletinin
geçmesine müsaade etmeyecek bir nizam... -Tâ bu âletlerle rekabet edici Türk sanayi ve imâl kudreti doğuncaya kadar başka çıkar yol görmeyecek bir nizam...
Bütün Garp âlemini, Türkün ve onun ruhî idaresinde bütün Asyalıların gözüne tılsımlı bir umacı gibi görünmekten çıkaracak bir nizam...
Dâva adamlarının nasıl çalışacağını belirtecek; bir nizam.
Memlekette tek sahipsiz çocuk, tek serseri, tek işsiz, tek sakat bırakmayacak ve hiç olmazsa bunları göz planından sürecek bir nizam... Ve nihayet halkın nefsaniyetini değil,
Hakkı razı edecek ve Kurultayın büyük duvarına “Hâkimiyet Hakkındır! Düsturunu
kazıyacak bir nizam...
Nizamların nizamı olan düzen, iki heceli ve beş harfli bir isim taşır: İslâm.
“Hâkimiyet halkın değil Hakkındır!” düsturunu süsleyen görüş Hâkimiyet kendisinin değil, ancak Hakkın olursa kendisinin de hâkim olacağını şuurlaştıran halk... Halka “Sen kendi hayrını bilemezsin; onu Hak bilir ve gösterir! Gerçek hürriyet de bu teslimiyettir!” diyen hükümet… Bunlar oldu mu, demokrasya tamamdır! Bunlar da oldu mu, baştan beri saydıklarımızın hepsi ve her şey tamamdır!
ANADOLU: Anadolu, Kıt’alar arası tarihî hesaplaşmaların geçit meydanı, medeniyetlerin sergi evi, mahrem ve muazzam Asya’nın, Avrupa’ya bakan cumbası... Hasret, vuslatın yarısıdır. İste ki olsun!
Genç Adam! Genç adam, düşün! Evvelâ, insanoğlunun düşünmekten büyük haysiyeti olmadığını
düşün!!Düşünmeyi düşün; düşünülecek her şey ondan sonra kuyruğa girer. Filozof: “Mademki düşünüyorum, öyleyse varım!” der. Ya biz ne diyelim?
Bırak filozofu, filozofu: Kâinatın ve insanlığın Ufku, bir ân düşünceyi bilmem kaç
yıllık ibadete denk tutar ve şöyle buyurur:
“Yarabbi; bana eşyanın hakikatini olduğu gibi göster!” Aziz varlığın aziz aynası fikir... Düşün!
-Senin için yalancı tarih kitapları düzülmüş, zehirleyici telkin iklimleri kurulmuş, kök kurutucu aşılar hazırlanmıştır ve senin, gayet mazur olarak bunlara inanman, kapılman, bağlanman sağlanmıştır. Düşün!
İnsanoğlunun biricik meselesi olan sonsuzluk iştiyakı ve onun ahlâkı, yaşanmaya değer hayatın hesabı ve onun duygu ve düşünce ölçüleri, Sen yalnız düşün!
- Suç senin değildir! Suçu (ÇEVİRME)irca edeceğin(BENZERİ OLMAYAN) vâhidleri, sınıfları ve şahısları düşün! Düşün! Sen, düşünmeyi düşünmekten başlayarak düşün yeter!
Görünmeyen Genç: Ortada görünmeyen bir genç var Halbuki o “dedelerinden kalan bu vatanın sahibidir.
Ortalıkta görünmeyen bu gençtir ki, Türk gencinin hakikî tohumu ve tohumluğudur ve bütün dâva, cemiyet meydanında onun sâyedar (GÖLGELİK) ağacını yetiştirmekten ibarettir.
Bu genç olma ve oldurulma… “ Dilinin, dininin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir Gençlik…
Mukaddes emaneti ne yaptınız? diye meydan yerine çıkacağı günü kollayan bir Gençlik…
EK: İSLAMI YENİLEMEK:
İslâm yenilenmez. Anlayışı yenilemek gerekir. Anlayış mı?.. Nurun aynadaki aksi... Aynayı yenilemek... Güneş yenilenemez, Göz yenilenir.
İslâm, başı ve sonu olmayan ebedî yeninin ismi... Ona her ân biraz daha nüfuz etmektir ki, yenilik... "Bir günü bir gününe eş geçen aldanmıştır!"
Dava işte bu mânâda İslâm'ın yeni neslini yoğurmakta-...İslam’ın en yeni, değiştirilmez ve örnek nesli, Resül eliyle yoğurulan sahabeler… Sahabelerine ardından "Tabi"ler bu nesil çizgisini uzatmışsa da onlardan sonra dava içtimaî plânda zaafa uğramış ve Gün bugündür ki, nesillere kahraman diye tanıtılanlar,İslâm'dan tiksinmenin fikrî ve fiilî icracıları olmuştur. İslam’ı, zatından zerre feda etmeden olanca saffet ve asliyetiyle kucaklayabilecek ve nefslerinde yenileyecek nesillerin böylece köküne kibrit suyu dökülmeye başlanınca din ihtiyacından büsbütün kurtulamayan muvâzaacı mizaçlar her tarafta işi reformculuğa dökmüş; ve olduğu gibi bir İslâm yerine, oldurulmak istenildiği tarzda bir İslâm'a kapı açmaya bakılmıştır.; ve İslam’ı kalp ve göz yenilenmesi yoluyla koruyacak olan nesil, cemiyet dairesi içinde kendisine üç düşman tanıyacaktır; aşksız ham yobaz, duygusuz kâfir, nasipsiz reformcu...
İslâm, 500 yıl kılıcını elinde tutan Türkiye de bozuldu ve her yerde altüst oldu. Bu, ancak Türkiye'de düzelirse her yerde sağlığa kavuşabileceğine ait İlâhî bir ihtar..
İslam’ı yenileyecek olan nesil, bu ruh ve madde felâketleri Türkiye'sinde son ve som, hepçi ve bütüncü tepki hâlinde zuhur etmekle mükellef... Bunca zevalin ardından ancak kemâl çığırı açılabilir...
Dört büyük halifenin sırayla şiarları olan merhamet, (YİĞİTLİK/KAHRAMANLIK)celadet, edeb ve akılda tam ikmalli ve teçhizatlı olarak, 15. İslâm Asrının eşiğinde, İslam’ı yenileme davasını çözümlemeye güçlü nesilden, ana rahmini tekmeleyici sesler duyuluyor.
Aya gitmek hüner değil, bu sesleri güneşten duyulacak derecede fikirde ve aksiyonda yükseltmek marifet.
Değerli Kardeşlerim!
Bin yıllık Müslüman Anadolu tarihine dayalı Muazzez ve mübeccel (yüce) Müslüman Gençlik… Ortalama ömürleri bir asır olan sistemleri değil’ köklere doğru ezele, göklere doğru ebede uzanan bir sistemin aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına idrakine sahiptir. Olanca ümidimiz, hasretimiz, rüyamız, senedimiz, dayanağımız sensin! Özlediğimiz neslin vasıfları;
Aşk, üstün akıl ve sır idraki, Nefs muhasebesi, Eşya ve hadiselere tahakküm ve onları tasarruf mizacı Aksiyon ruhu, gözü karalık, En derin merhamet içinde en keskin şiddet, başta samimilik olmak üzere O’nun ahlakıyla ahlaklanmak, zerafet, zevk ve estetik ve Tek ümmet modeli olarak sahabeyi almak…
“Her kıymet neyim ve ne yapmalıyım? diye insanın her an kendini didiklemesinden çıkar!”
Sabır ve sebatla bu kardeşinizi dinlediniz. Teşekkür ederim. Hepinizden, vesile olan Hocalarımızdan Allah razı olsun!