Sevgi zevk ve lezzet veren bir şeye tabiatın meyletmesidir. Eğer meyil pekişir ve kuvvetlenirse ona aşk denir. Sonunda sevgiliye kul-köle olmaya kadar varır. Bütün malını-mülkünü onun için harcar. Örneğin Züleyha, Yusuf´un aşkından o dereceye vardı ki bütün malı ve güzelliği gitti. Yetmiş deve yükü mücevherlerini, Yusuf´tan haber getirenlere dağıttı. Züleyha iman edip de Yusuf aleyhisselâmla evlenince O´ndan ayrıldı; birlikte olmaktan kaçındı ve kendini tamamen ibadete verdi. Yusuf (a.s.) birlikte olmaya çağırdıkça:
- Ey Yusuf, ben seni Allah Tealâ´yı tanımadan önce sevdim ama O´nu tanıyınca başkasına sevgim kalmadı, O´nu kimse ile değişemem. Dedi.
Firavun´un karısı Asiye, imanını Firavun´dan saklardı. Firavun O´nun imanına vakıf olunca O´na işkence edilmesini emretti. Ve her türlü işkence uygulandı. Firavun:
- Dininden dön! Diye zorladı, güneş altında akıl almaz işkenceler yaptılarsa da dönmedi. ? Sen benim ancak nefsime hükmedebilirsin; kalbim ise Rabbimin korumasındadır. Beni lime lime etsen de bu, benim Allah´a olan sevgimi artırır.? Dedi. O sırada oradan geçen Musa (.a.s) a, Asiye şöyle seslendi:
- Ya Musa, bana haber ver; Rabbim benden razı mıdır? Yoksa bana kızgın mıdır? Musa (a.s.):
- Ey Asiye, göklerin melekleri seni beklemektedir! Allah seninle iftihar ediyor! Bir isteğin var mı, sen onu söyle, dedi. O da:
- Rabbim, bana kendi yanında cennette bir ev yap ve beni Firavundan, zalimler topluluğundan kurtar. Dedi. ( İmam-ı Gazelî, a.g.e.s.57)