Seninde hayatında dayanılamayacak noktaya geldiğin oldu mu sevgili dostum? Belli bir noktadan sonra ipler kopuyor, isyana başlıyorsun sende değil mi?
Neden geldim bu dünyaya?
Varlığımın bir kârı olacak mı sanki?
Doğmasam olmaz mıydı?
Buna benzer daha bir sürü soru tabiri caizse beynini kemirir durur. O vakit Allah (cc)´ın kelamındaki şu soruya (ayete) bir göz atalım? ?İnsanlar sandı mı ki iman ettik demeleriyle bırakılacaklar da, imtihana çekilmeyecekler.? (Ankebut-2)
Bu ayetten sonra anladım ki; Dünyaya gelmezsem olmazmış! Ben olmazsam bir şeyler yarım kalırmış! Kısacası doğmazsam olmazmış! Şimdi diyeceksin ki "nereden geliyor bu özgüven?"
Buyur sevgili dostum Rabbimizin başka bir ayetine dikkat kesilelim; ?Gerçekten biz Âdem evlatlarını şerefli kıldık, karada ve denizde kendilerini taşıyacak vasıtalar nasip ettik, onlara helâl ve hoş rızıklar verdik ve onları yarattığımız varlıkların çoğuna üstün kıldık? (İsra 17/70).
Bana bu özgüveni veren benim, senin ve evrenin yaratıcısıdır... Şöyle bir silkelendim, kendime geldim. Hatta kendimi buldum diyebilirim aslında... Allah (cc) beni çoğu varlıklardan üstün kılmışken ben isyankârlardan olup neden kendimi aşağılarında aşağısına çekeyim diye nefsimi sigaya çektim. Ve Rabbime şükrettim...
Ne güzel bir duygu! Beni en güzel bir biçimde dünyaya getirmiş! Beni en değerli kılmış! Sonra beni başıboş bırakmamış! İşte bu nedendir ki ne kadar şükretsem az! Buna binaen halen isyanda bulunuyorsam şeytanın o sıfatına mazhar oluyorum demektir.
O sıfatı ne mi?
"Nankörlük"
Şimdi karar senin!
Ya nankör olacaksın, ya da en değerli varlık olma özelliğini koruyacaksın...