Beybazıd-ı Bestami Hazretleri, Mekke’ye hacca gider; Kâbe-i Muazzama’yı tavaf eder, Hac farizesini tamamlar; Kâbe’nin duvarına dayanmış dua etmekte iken, elinde bir çok yular ile bekleyen bir kişiyi görür. Bunun şeytan olduğunu anlar ve :
-Sen ne arıyorsun burada; Allah’ın evinde ne işin var? diye sorar. İblis:
- Ben tekkede de, Mekke’de de bulunurum; benimkiler (benim hakim olduğum insanlar) tavaf ediyorlar da onları bekliyorum, der. Beyazıd-ı Bestami Hz. :
- Ben de var mıyım onların içinde? diye sorar. Şeytan gülümseyerek, küçümseyerek bakar ve :
- Sen onların arasında yoksun; ben sana yularsız da binerim der.
Beyazıd-ı Bestami Hz., Haccını ifa ettikten sonra köyüne gitmek üzere yola revan olur. Bir yerde konaklar; akan suyun kenarında abdest alır, namazını kılar, dinlenir. Bakar ki derenin karşı tarafında bir ağacın altında ak sakallı, ihtiyar birisi oturuyor. Selam verir ve burada ne yaptığını sorar. Yaşlı adam:
- Hacdan geliyorum, köyüme dönüyorum, fakat gözlerim iyi görmüyor, şu dereyi geçemiyorum der. Beyazıd-ı Bestami Hz., kendisine yardım edebileceğini söyler ve sırtına bindirip dereyi geçirmeye başlar. Tam derenin ortasına geldiği zaman, sırtındaki seslenir:
- Ben sana yularsız da binerim dememiş miydim ?.