USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İNSANIN ALLAH’A KARŞI FARZ NİTELİĞİNDEKİ GÖREVLERİ

31-08-2021

Allahu Teala’nın bizleri yaratmasının ve rızkımızı vermesinin, her türlü gerekli yaşam koşullarımızı halk etmesinin karşılığında bizden ne istiyor!?

         Bu soruya, Yüce Rabbimiz, bizzat kendisi cevap veriyor: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım !” (Zâriyat,51/56)

         Soru da, cevap da çok açık ve net ! Peki insanoğlu, Allah’ın istediği kulluğu nasıl yapacak? Ne yapmalı, ne etmeli, nasıl davranmalı ki Allah’ın emrini yerine getirmiş; kulluk görevini ifa edebilmiş olsun !

  • İnsan evvela, kendisini yaratan Yüce bir güç bulunduğunu ve yaratılmasının bir gayeye ve maksada yönelik olduğunu; başka bir ifade ile bizi halk eden bir kudret ve kuvvetin sahibinin mevcut bulunduğunu bilmeli ve O’nun bizleri, bu Evreni yaratmakta bir hikmetinin olduğunu düşünmelidir. ( A. Ragıp AKYAVAŞ, a.g.e., c.1.s.4)

Bu ifade bizi Yüce Rabbimize inanmaya, iman etmeye götürür. O halde insanın kulluk görevlerinin başında Allah’a iman etmek vardır.

  • İnsanoğlunun ikinci görevi Cenab-ı Allah’a ibadet etmektir; O’nu zikretmek, O’nu yüceltmek-methetmektir.
  • Üçüncü görevi, Cenab-ı Hakk’a şükretmektir.
  • Diğer bir görevi, dua etmek, yakarmaktır.
  • Başka bir görevi işlediği günahları için tövbe etmektir, pişman olmak, bir daha işlemeyeceğine söz vermektir ve işlememektir.
  • Ayrıca, “iyiliği teşvik, kötülüğü menetmektir!”
  • En önemlisi, Allah (c.c.) birbirimizi sevmemizi istemekte ve beklemektedir. Bu nedenle görevimiz de Allahu Teala’yı ve O’nun yarattıklarını sevmektir. Peygamberimiz Efendimiz de, birbirimizi sevmeden kâmil anlamda iman etmiş sayılmayacağımızı buyurmaktadır.

 

Bütün bunlar Kur’an’ı kerimde emredilmiştir; dolayısıyla tamamı Müslümanlar için FARZ olan davranışlardır. İslam dininde farz denilince, sadece, İslamın şartları olan namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek ve Hacca gitmek anlaşılmamalıdır; Kur’an’ın yapılmasını, uyulmasını emrettiği ve yasakladığı her şey Müslüman için farzdır. Bütün bu kulluk görevlerimizi aşağıda açıklayacağız.

 

ALLAH’A İMAN ETMEK ve TEVHİD İLKESİ

Allah’a iman etmek; Allah’ın varlığını, birliğini, eşi ve benzeri olmadığını, ezelî ve ebedî olduğunu; her şeyi yaratan-yaşatan-rızık veren olduğunu; O’ndan başka ibadete lâyık bulunmadığını ve sadece O’na ibadet edilmesi gerektiğini; Bütün kemal sıfatlarla vasıflanmış ve noksan sıfatlardan arınmış bulunduğunu dil ile ikrar, kalp ile tasdik ederek bilip inanmaktır.

Sağlam bir imana sahip olmakta nefsine hakim olmak, azdırmamak önemli rol oynar. Çünkü kural dinlemeyen, Allah’ın emir ve yasaklarına uymayan bir nefisle mücadele etmeden sağlam bir imana sahip olmak kolay değildir.

Kur’an-ı Kerim’in Şems Suresinde, mealen: Kim nefsini tertemiz tutarsa, felâh bulur, kurtulur; kim de nefsini kirletirse ziyana uğrar, hüsrana uğrar buyrulmuştur.

“İman, Allah’a, meleklerine, kitaplarına, Peygamberlerine, ahiret gününe, hayır ve şerri ile kadere inanmaktır.

Allah’a İman, Rabbimizin rızasına ve ebedî kurtuluşa erebilmenin temel esasıdır.

Allah’a İman, kalbin Allah’a sadakat ve teslimiyetidir. Bu sadakat ve teslimiyetin düşüncemizde, özümüzde, sözümüzde, davranışlarımızda, hâsılı hayatımızın bütün kesitlerinde tezahür etmesidir. Bu itibarla iman, sadece bir gönül tasdiki ve dil ikrarı değildir, aynı zamanda bir eylemdir, bir hayattır, bir yaşayış tarzıdır.! İman, insanın hayatına anlam katar.! Ona, dünyada yaratılış gayesine uygun bir yaşama bilinci aşılar; davranışlarını şekillendirir, fikir ve kararlarına yön verir. Zorluklar karşısında insanı kuvvetli, dayanıklı, kararlı ve sabırlı kılar; yalnızlığı, güçsüzlüğü ve ümitsizliği ortadan kaldırır; yaşama sevinci verir !

İmanın en güzel ifadesi: “Lâ İlahe İllallah= Bir tek Allah vardır, O’ndan başka ilâh yoktur” diyerek kelime-i tevhidin getirilmesidir!.

Allah, nuruyla her şeyi aydınlatan ebedî bir varlıktır. Bu Kudsî Varlığı, insan bilmediği halde, her yerde sezer ve her şeyin O’nunla kâim olduğunu anlar. Güneş olmasaydı her yer karanlıklar içinde kalır; hiçbir şeyin şekil ve sureti belli olmazdı. Bunun gibi, Allah’ın nuru olmasaydı, her şey yokluğun karanlıkları içinde kalır ve hiçbir şey var olmazdı.. ( A. Ragıp Akyavaş, a.g.e.s.6)

Biz fâniler için Yaratanımız hakkındaki bilgimiz, bilgi değil sezgidir; O’nun varlığını içimizde ve dışımızda sezeriz; dilimiz ile de her zaman hürmetle anarız. Kılınan namazlarda, manevi huzurunda sükût içinde durulurken ve secdede “Ben yüce Rabbimi takdis ederim”” denilirken, O’nun bizi gördüğünü görür gibi ve sesimizi duyduğunu duyar gibi oluruz.

( A. Ragıp Akyavaş, a.g.e.s.6)

            Allah’a inanmak, güvenmek ve iman etmek, insanın iç huzurunu sağlar; insanın huzur içinde yaşamasını sağlar. Allah’a inanmak, insanın iç huzurunun anahtarıdır; inanmayan insan, tam bir boşluk içindedir; iç huzuru olmadığı için de tedirginlik içindedir.!

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?