Hristiyanlıkta, yeni doğan çocuk için, ilk günahın neden olduğu manevî kirlenmişliğin silinmesi için ve Hz. İsa´nın Kilisesine girmenin hukuksal ve kutsal göstergesi olarak ?vaftiz? denilen ve su serpmek veya suya batırmak suretiyle yapılan bir arınma töreni yapılır ( Büyük Larusse,C.23,s.12058). Baba-oğul ve Ruhü´ l Kudüs adına yapılan bu işlemin, çocuğu aslî günahtan kurtaracağına inanılır .
Oysa, İslâmi anlayışa göre yeni doğan bir çocuk saftır, kusursuzdur, mazlumdur, günahsızdır, temizdir, bizatihî yaratılışı itibariyle iyidir, iyilikseverdir! Çünkü Allah Tealâ insanı yaratıp, şekillendirip ona kendi ruhundan üflemiştir: ?Sonra onu şekillendirip ona ruhundan üfledi!?(Secde,32/9) Bu nedenle, İslâm inancına göre, insanın yaratılış fıtratı Hak Tealâ´ya îmân üzeredir. Her insan fıtrat üzere doğar. ?Fıtrat?, insanın, imana ve iyiliğe meyilli bir yaratılış özüne sahip olması; insanın yaratılıştan-doğuştan getirdiği tevhide yönelme özelliği demektir! Şu halde İslâm inancına göre insan, doğuştan getirdiği vasıflar, hasletler, özellikler gereğince; kaynağını Allah´tan alan, O´nun kendi ruhundan üflediği ruhanî varlığı itibariyle hastır, temizdir, saftır, masumdur, günahsızdır, tevhide yönelmiştir, Allah Tealâ´ya îmân etmeye hazır ve meyletmiş vaziyettedir.! İşte bu fıtrat üzere yeni doğan bir çocuğun aklı selim sahibi olacağı yaşlarda, Cenab-ı Allah herkese olduğu gibi ona da hitaben şu direktifi vermektedir: ?Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah´ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata sımsıkı tutun?!? (Rûm,30/30). Hz. Peygamber (s.a.s.)´in şu hadisi de insanın aslına işaret etmektedir: ?Dünyaya gelen her insan, fıtrat üzere doğar; sonra anne babası onu Yahudi, Hristiyan, Mecusi yapar.? (Buhari, Cenaiz,79,80,93; Müslim, Kader,22-25) Anlaşılıyor ki, Müslüman olmayan veya Müslüman olmasına rağmen inançlı olmayan ana-babalar veya ruhban sınıfı, çocuğun, fıtraten meylettiği, gitmek istediği doğru yoldan saptırmaktadırlar..(Cafer Karadaş, Gençliğin İslâm Bilgisi, s.72-73).
HANDA TEFEKKÜR!
Bu dünya fani bir handır!
Kervan konup göçmüş gibi!
Yaşam kısacık bir andır,
Bir yudum su içmiş gibi!
Burdan her can gelip geçer,
Kısmeti kadar yer içer,
Başarsa, ölümden kaçar!
Kuş, sır olup uçmuş gibi!
Has mümin, tek Rabbe tapar,
Dünyayı bir pula satar,
Muhtaçlara cennet yapar,
Bin bir çiçek açmış gibi!
Güneş de, Ay da tutulur,
Yusuf, köle mi, satılır?
Kötü kişi unutulur,
İzi kalmaz ?hiçmiş? gibi!
Has Müslüman adil gider,
Kör nefsini köle eder,
Fakir mutlu: Baca tüter,
Şah-ı Resûl geçmiş gibi!
OYTAN´ım, nerede sabır?
Felakettir nefret-kibir,
Kalbindeki küçük bir kir,
Yakar, ateş düşmüş gibi!