Cumhurbaşkanı G 20 toplantısından dönerken yaptığı açıklamalar arasında IYI Parti için bir parantez açarak “Tüm bu yaşananlardan sonra iyi parti halen o masada oturmamalı, millî bir duruş sergilemeli ve o masadan kalkmalı, özüne dönmelidir” çağrısı yaptı. Aynı gün İP Genel Başkanı Meral Akşener çağrıya yanıt vererek; “Biz 2017 yılında yapılan referanduma hayır diyen insanların kurduğu bir partiyiz. Dün neysek bugün de oyuz. Biz hiçbir zaman kumar masasında (AKP, MHP, BBP) olmayacağız” dedi. Sadece bu açıklama ile de kalmadı, aynı gün görüşülen HDP’nin PKK üyesi olduğu kesinleşen milletvekilinin dokunulmazlık oylamasına da katılmayarak ne kadar milli olduğunu gösterdi.
Sayın Cumhurbaşkanı bence bu cevabı hak eti. Hak etti çünkü o partinin üst yönetimin bu seviyede olduğunu zaten biliyor olması gerekirdi. Akşener’i merkez sağ yıllarında oportünist bir yaklaşımla partiden partiye dolaşmasından, 28 Şubat’ta arkadan iş çevirmesinden, MHP’nin içinde truva atı rolü oynamasından, FETÖ darbesi öncesinde aylarca “Ben Temmuzda Başbakan olacağım” demesinden tanıyor olması gerekirdi. Kısaca Cumhurbaşkanın İYİ parti üst yönetiminden halen millî bir duruş beklemesini anlamlandıramıyorum.
İYİ Partinin kuruluş aşamasına, kurulurken temas halinde olduğu gruplara, kurulduktan sonraki eylem ve söylemlerine, son yıllarda sürekli yabancı misyonlarla kurduğu dirsek temaslarına baktığımızda İYİ Partinin Cumhur ittifakına gelmeyeceği gibi kendi başına da hareket edemeyeceğini görmek çok zor olmasa gerek. İYİ Parti 6’lı masaya kendi iradesiyle oturmadığı gibi kendi iradesiyle de kalkamaz. Nasıl ki çözüm sürecinde silahı verenler PKK’ya “sen kimin silahını bırakıyorsun” diye tepesine çöküp masayı devirdilerse, İYİ Partiyi de o masadan kaldırmazlar. İYİ Parti Genel Başkanı böyle bir şeyi asla istemez, istese de kalkamaz.
Türkiye’de ne kadar millî, yerli duruş, yaklaşım, eylem varsa yıkmak isteyenlere görüntüde milliyetçi bir parti lazım. Başkasına yedirmezler.