İnsanoğlunun nasıl bir varlık olduğunu çözmek gerçekten son derecede zordur! Bakarsın melek gibidir; bakarsın şeytandan da adî bir yaratık olur çıkar. Yırtıcı bir hayvan ancak aç kalınca başka bir hayvanı parçalar, öldürür ve ihtiyacını giderir; ihtiyacını giderdikten sonra da başkalarına zarar vermez. Oysa bazı insanlar hiç de açlığını giderip hayatını kurtarmak gibi hayatî bir ihtiyacını karşılamak zorunda olmadığı halde başka insanları, hatta karısını-öz evladını incir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerle öldürebiliyor. Bazısına da bakıyorsun, elindekini avcundakini yoksullara saçıp veriyor; onları koruyup kolluyor; ?Yaratandan ötürü? sevgi-saygı ve merhamet gösteriyor. Bu durumu Hz.Mevlâna şöyle açıklıyor:
?Biz insanlar öyle mahlûkatız ki, bazan melekler insan olarak yaratılmadıklarına üzülürler; bazen de şeytanlar bizden olmadıklarına şükrederler! Hem meleklerden öteye, yukarıya yücelmek, hem de hayvanlardan dahi aşağıya düşmek insana mahsustur! Her iki durumda olmak ta yani düşmek de yücelmek de elimizdedir ve bizim seçimimize bağlıdır! Kime ve neye benzemek istiyoruz; meleklere mi, şeytana mı ? Varmak istediğimiz hedef nedir?? (Halil Altuntaş, a.g.e.s.164)
İnsanoğlunun bu yüksek değerini, evren kadar yüksek değerini en iyi anlayanlardan birisi de Hz. Ali´dir. Veliyullah, kendi kendisini hor gören insana şöyle hitabeder: ?Ey insan! Sen kendinin küçük, değersiz bir maddi yapı olduğunu sanırsın. Halbûki sen küçük bir evrensin; büyük evren de sende dürülmüştür!? (Halil Altuntaş, a.g.e.s.165)
Büyük şair Şeyh GALİP, Hz. Ali´nin yukardaki sözünü şiir dili ile tercüme eder gibi, bakınız insanı nasıl anlatıyor: ?Ey gönül neden böyle gam dolusun? Her ne kadar virane olsan da tılsımlı bir hazinesin sen; meleklerin secde etmekle emrolunduğu değerli bir varlıksın sen! Bildiğin gibi değil her şeyden üstünsün sen! Ruhsun, Cebrailin nefesi ile eşsin, Hak´kın sırrısın, Meryemoğlu İsa gibisin sen! Zâtına hoşca bak, çünkü evrenin özüsün, varlık ve oluşların göz bebeği insansın sen !?(Halil Altuntaş.a.g.e.s.164)
Şöyle bir soru akla gelebilir: Allah insanı en güzel şekilde yaratıp da sonra da onu niçin aşağıların aşağısına indirmiştir; kardeşinin etini yiyecek, en yakınlarının kanını dökecek seviyeye düşürmüştür?
Bu konudaki kanaatım şöyledir:
İnsanın içinde daima birbiriyle savaşan iki güç vardır: İyilik ve kötülük; aydınlık ve karanlık?Aydınlığın ve iyiliğin hakim olduğu insana melekler imrenir. Şeytan da, kötülüğün ve karanlığın hâkim olduğu insana bakar da insan olmadığına şükreder!?
Bazı konuları açıklarken de izah ettiğimiz gibi, Hak Tealâ, insanoğlunu tek düze yaratmamıştır. Robot gibi bir tek insan türü yaratmamıştır. Aklı aynı, fikri aynı, karakteri aynı, duyguları aynı, nefsi-vicdanı aynı tek bir insan modeli yoktur Dünya´da kaç milyar insan varsa o kadar da ayrı veya birbirine benzer karakter, vicdan, nefis sahibi, değişik insanlar vardır. Allah Tealâ, her insana akıl-fikir- vicdan- nefis- duygu vermiş ve yaşam seçimini ona bırakmıştır. İşte bu seçim sırasındaki tutum ve davranışlarına göre, amellerine göre; doğru yolda veya dinen yasaklanmış yanlış yolda yürümelerine göre yücelere çıkarılmış insanla, aşağılara indirilmiş, düşürülmüş olanlar başkadır! Aşağılanmış, düşürülmüş olanlar, Cenab-ı Allah´ın verdiği aklı, fikri, iradeyi, iyi-has duyguları kullanarak iyiyi, güzeli, doğruyu, sırat-ı müstakîmi seçmeyenlerdir; imân edip salih ameller işlemeyenlerdir; Cenab-ı Allah´a ibadet etmeyen, O´na şükretmeyen, O´nu zikretmeyenlerdir; ihsan ve ihlâs içinde davranmayanlardır; imân edip salih ameller işlemeyenlerdir;seçimini kötü yolda yapanlar, nefsine ve kışkırtıcı şeytana uyanlardır. Nitekim bizzat Ayet-i Kerime bu istisnayı koymuştur:?Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra da onu, aşağıların aşağısına indirdik. Ancak iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükâfat vardır.!?(Tin,95/4-6) Özet olarak söylemek gerekirse, insanoğlu her ne yaparsa kendisi, bizzat kendisine yapmaktadır. Kendisini vezir de yapan, rezil de yapan yine kendisidir!
Cenab-ı Allah, cümlemizi nefsimizi ıslâh etmeye, şeytanın vesveselerine karşı koyabilmeye; Allah Tealâ´yı zikretmeye, O´na daima şükretmeye ve en güzel şekilde ibadet etmeye muvaffak buyursun! Böylece, yaratılış fıtratımızda olduğu üzere, yaratıkların en şereflisi olarak kalabilmeyi nasip ve ihsan buyursun! Âmîn!