USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

KADINA ŞİDDETLE İLGİLİ KANUNLARIMIZ

04-12-2018

Bu yazımızda sizler ile 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında;

-      CEZALANDIRMA ve GÜVENLİK TEDBİRİ UYGULAMASINDA BAŞKACA HİÇBİR DELİL İLE DESTEKLENMEDEN, MADDİ GERÇEKLİK ARAŞTIRILMADAN,

-      KADININ SALT BEYANININ ESAS ALINMASI,

-       KADININ BEYANININ YETERLİ KABUL EDİLMESİ,

-      BU DURUMUN CİDDİ MANADA HAKKIN KÖTÜYE KULLANILMASI DURUMUNA GELDİĞİNİ,

-      GEREKLİ DÜZENLEMELER YAPILMAZ İSE SONUCUN ÇOK AMA ÇOK DAHA KÖTÜYE GİDECEĞİNİN AŞİKAR OLDUĞU GERÇEKLERİ ÜZERİNDE DURACAĞIZ.

 

Son dönemde hepimizin dikkatini çeken güncel konulardan bir tanesi olan 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında kötüye kullanılan haklar ve yaşanılan mağduriyetleri göz ardı edemeyiz.

Hukuk her durumda somut delil ile hareket etmeli, kesin, somut, inandırıcı delil ve emareler bulunmadan hiçbir zaman cezalandırma ve veya güvenlik tedbiri uygulama yoluna gitmemelidir.

Hukukun amacı maddi gerçeğin somut ve kesin deliller ile ortaya çıkarılmasıdır.

Aksi takdirde iftiranın yolu açılır ve iftira hem madden hem de manen ciddi çöküntülere yol açar.

Reşit olmamış ancak 15 yaş üstü genç kadın birey bu yasanın kendisine tanıdığı ve sadece kendisinin beyanı ile başkaca hiçbir somut delile ihtiyaç bulunmadan anne ve babasını, kardeşlerini ya da üçüncü bir şahsı emniyet- jandarma ve savcılık birimlerine şikayet ederek 30 gün ve üzeri uzaklaştırma cezası almasına, hatta fiili müdahalesi var iddiası ile de mahkemeler nezdinde adli cezalar almasına sebebiyet verebilmektedir.

Benzer şekilde eşinden boşanmak isteyen bir kadın bireyin boşanma davası için delil oluşturmak için eşi ile oluşturduğu tartışma sonrasında eşi aleyhine uzaklaştırma cezası verdirmesi şeklinde bir kısım olumsuzluklar ile uygulamada karşılaşmaktayız. 6284 sayılı yasanın tanıdığı bu haklar ise hiçbir delil aranmaksızın genelde kadının salt şahsi beyanını esas almakta, kadının beyanının maddi gerçekliği tam anlamı ile ortaya koyup koymadığı yönünde delil araştırmasına dahi gidilmeksizin karar oluşturulmaktadır.

TÜM BU YAŞANILANLAR KONUSUNDA TEDİP ETME( USLANDIRMA) ve ŞİKÂYETTEN VAZGEÇME KISTASLARININ DA GETİRİLEREK BU YÖNLÜ DÜZENLEMELERE GİDİLEREK MEVCUT SIKINTILAR DAHA FAZLA BÜYÜMEDEN ÖNLENEBİLİR.

Üzülerek ifade etmek isteriz ki, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın bakış açısı ve Sayın Bakanın bu husustaki açıklamaları KADININ BEYANI YETERLİDİR şeklinde olunca hukukçu olarak bu duruma ciddi manada üzüldüğümü beyan etmek isterim.

Bizler için önemli olan toplumsal yansıması ve sonuçlarıdır.

Suç işleyen illa ki cezalandırılmalı ve hakkında bir kısım idari ve adli tedbirler de uygulanmalıdır.

Ancak, basit tartışmalar sonucunda salt bu yasadan ve yasanın uygulanmasından kaynaklı lehe değerlendirme sağlayan hakların tek taraflı ve delilsiz beyan ile dikkate alınarak tutuklama emniyet tedbiri başta olmak üzere çok farklı ve ağır hürriyeti bağlayıcı cezalar verilmesi kamu vicdanı ile bağdaşmadığı gibi hakkaniyet ve hukukun amir hükümleri ile de bağdaşmamaktadır.  

Tüm bu sebepler ile öncelikle adli yargılamalar ciheti ile şikayetten vazgeçme ve veya yargılamayı yapan hakimin bir teminat ve uyarı ile ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verebilecek takdir hakkı kullanması ve usulüne uygun kullanılmış tedip hakkına ceza ve uzaklaştırma kararı verilmemesi, kadının kocası için oldukça kolay bir şekilde bu yola başvurmasının boşanma ve ailelerin kolayca dağılması durumunda hangi sonuçlar getireceği daha etkin bir şekilde masaya yatırılarak buna ilişkin yasal düzenlemeler de yapılmalıdır.

Çünkü bu şekli ile mevcut düzenlemeler açıkça birçok durumda hakkın kötüye kullanılmasına sebebiyet vermekte, bireylerce keyfi kullanımlar olmakta, bu durumda yukarıda yazımız bütününde belirttiğimiz sıkıntıları beraberinde getirmekte, önce birey, sonra aile sonrasında da toplum çok ciddi sıkıntılara maruz kalmaktadır?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?