Yıllardır hep aynı, ne zaman Katil İsrail Filistinlileri aleni katletse biz burada hep aynı sloganı atıyor, aynı paylaşımları dolaşıma sokuyoruz. "Kahrol İsrail, Soyun kurusun İsrail, Zalimler için yaşasın cehennem". İyi güzel beklide elimizden bu geliyor ama; Kahrol demekle ne İsrail kahroluyor nede Filistinli masumlar ölmekten kurtuluyor.. Hani Rahmetlik Necmettin Erbakan hocanın sürekli dolaşımda tutulan bir sözü var ya, ne demişti "eğer bir buçuk milyarlık İslam alemi beş milyonluk İsrail'e karşı ebabil kuşlarının gelmesini bekliyorsa o ebabil kuşları önce bizi taşlar" İşte her şey burada sakladı.
Ebabil kuşlarının gelmesini istiyorsak önce kendimizi Chada hazırlayıp cepheye çıkmamız lazım. Cephede eğer gücümüz yetmez ise Allah Ebabil kuşları veya başka bir hikmeti ile yanımızda yer alır. Aksi taktirde oturduğumuz yerden olmaz bu işler. Tarihte hiç bir toplum, sadece buğuz ederek savaş kazanmadı. Ve de özgür olmadı...
Şunu bilmemiz lazım İsrail Siyonist bir devlet. Filistin’deki Sion dağını merkeze alan Nil ve Fırat arasındaki toprakları Tanrının kendilerine vaat ettiğini düşünen ve olayı taa orta çağdan başlatan bu hedefe ulaşmak için hiç bir engel tanımayan bir topluluk. Milattan önce Firavunun bozguna uğrattığı Yahudiler o topraklardan sürülmüş Dünyaya yayılmıştı. Asırlarca Avrupa, Rusya ve Amerika da çeşitli devletlerin vatandaşı olarak yaşadı Siyonist Yahudiler.
19. yüz yıla gelindiğinde ise Sermayenin ve Ticaretin hakimi haline gelen Yahudi toplulukları özellikle Avrupa’da alerji oluşturdu. İspanya, Rusya gibi yerlerde katliama varan ölümler ve sürgünler yaşadılar. Almanların yaptığı ise tam bir soykırımdı. Her dara düştüklerinde insanlık adına elini uzatan Osmanlı oldu. Gelin görün ki O Yahudilerin asıl hedefi Osmanlı toprağı olan Filistin’de bir devlet kurmaktı.
Bu düşünce İngilizlerinde teşviki ile 1800’lerin sonlarında Theodora Herzl eliyle fiiliyata geçirilmeye başlandı. Herzl Siyonist teşkilatını kurdu ve Dünyaya ilan etti. Herzl'in düşüncesi Yahudilerin Filistin topraklarında İngiltere veya Osmanlı uhdesinde bir devlet kurmasıydı. Bunu 2. Abdülhamit’i ikna ederek yapmak istiyordu. Defaten Sultanla temasa geçse de Abdulhamit bunu kesin bir dille reddetti. Herzl durmadı. Toprakları para ile satın almayı teklif etti. Bunun üzerine Abdülhamit han 1883 de bir ferman çıkararak Yahudilere mülk satışını yasakladı. Yetinmedi 1891 yılında kendi parası ile Filistin topraklarını satın alarak şahsi tapusu haline getirdi.
Kaderin cilvesine bakın ki; Abdülhamit’in altını oyarak tahttan indiren ittihatçılar, Devlet malanı kendi zimmetine geçirdi diye birde iftira atarak Filistin topraklarını tekrar devletleştirdi. Bu tamda Herzl'ın kurduğu Sioyinist teşkilatın istediği şeydi. Yahudiler bazen, İngiliz, Bazen Alman vatandaşı olarak o bölgeden toprak satın almaya başladılar. O dönem Lord Rothschild 30 tarım köyü satın aldı. Şimdiki Telaviv'in neredeyse tamamını kapsıyordu. Yahudiler böylelikle o topraklara yerleşmeye başladı. 1937 Yılında dönemin Filistin müftüsü Yahudilerin hızla yayıldığını ve niyetlerini gördüğü için Atatürk'e mektup yazarak yardım istedi. Ancak artık çok geçti.
1947 Yılında Birleşmiş milletler Yahudilerin o bölgede bir devlet kurma planını kabul etti ve ilan etti. 0 karardan sonra Avrupa'nın bir çok yerinden gemiler dolusu Yahudi o topraklara göç etti. Alman soykırımına uğrayan Yahudileri Filistin’e getiren Gemideki pankartta " Almanlar ailelerimizi yok etti. Sizler umudumuzu yok etmeyin" yazıyordu. Yani her şey masumane bir niyetmiş gibi gösterilmiş maalesef buna bazı Arap toplulukları da biraz toprak verelim kardeş kardeş yaşayalım şeklinde rıza göstermişti.
Fakat niyet çok geçmeden kendini açık etti. 1948 Yılında kuruluşunu ilan eden İsrail sürekli Araplara saldırarak yerleşim yerlerini genişletti. Bölgenin devletleri zaman zaman cılız karşılıklar verse de İsrail durmadı. 1967 Yılına gelindiğinde ise Bölgedeki Arap Devletleri durumun ciddiyetini anladı. Mısır, Suriye ve Ürdün doğrudan İsrail'e savaş açtı. Irak, Arabistan, Fas ve Cezayir de onlara askeri yardım sağladı. Tarihe 6 gün savaşları olarak geçen o savaşta normalde bu devletler İsrail'i tükürükleri ile boğmalıydılar, ancak öyle olmadı.
Savaş başlar başlamaz ABD'ye giden İsrailli politikacılar iki günde 120 milyar dolar para topladı. Dönemin en gelişmiş Silahları satın alındı. Eğitimsiz Mısır ve Suriye ordusu bu silahlara karşı sadece 6 gün dayana bildi. İşte o savaşın sonucu bükünki hadsiz, fütursuz İsrail'i ortaya çıkardı. O tarihten itibaren Filistinliler ölüyor, İsrailliler ürüyor. O tarihten itibaren İsrail büyüyor Filistin küçülüyor...
Şimdi İsrail'in kahrolmasını dilerken kendi kendimize soralım. İsrail'e karşı bir savaş başlatılsa İslam Dünyasından iki günde kaç lira toplanabilir. Yada kendi nefsimize soralım bırakın cepheye gitmeyi cebimizden kaç lira çıkartabiliriz. Başka bir soru Kahrolsun diye slogan atıp paylaşım yapanlarımıza deseler ki bu ay maaşınız bu savaşa gidecek kaçımız razı oluruz. Daha da soruyu marjinalleştirelim deseler ki herkes bir defalığına cep telefonunu bu savaş için bağışlayacak ve bir ay cep telefonu kullanmayacak kaçımız razı oluruz? İşte bu sorulara cevap verebildiğimiz zaman İsrail’i kahrı perişan etme imkanımız olabilir, aksi taktirde ne ebabil kuşları gelir, nede İsrail kahrolur. Olsa olsa İsrail Mesih’den önce Nil’le Fırat arasını zapt eder. Filistin toplumu diye bir şey de kalmaz.....