USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Kalbin İsrail'i "Kıskançlık"

18-08-2024

Kıskançlık, insan ruhunun en derin ve karmaşık duygularından biridir; içten içe büyüyen, çoğu zaman fark edilmeden zihni ele geçiren bir alev gibidir. Bu duygu, yalnızca bireyin içsel huzurunu değil, aynı zamanda sosyal ilişkilerini de tehdit eder. Kıskançlık, sevgiyle iç içe geçmiş olsa da, çoğunlukla sevilenin kaybından ya da başkalarının sahip olduklarına duyulan arzudan doğar. Kişiyi tüketen, onun mantığını bulandıran bu his, tarihte pek çok büyük trajedinin de tetikleyicisi olmuştur. Kıskançlığın bu yıkıcı gücü, insanlık tarihinin en karanlık ve en büyüleyici hikayelerinde izini bırakmış, mitolojilerden edebiyata kadar her alanda derin izler bırakmıştır.

Kıskançlık, tarihin ve mitolojinin birçok önemli hikayesinde derin etkiler bırakmıştır. Yunan mitolojisinde, tanrıça Hera’nın Zeus’a duyduğu kıskançlık, onu Zeus’un sevgililerine ve çocuklarına karşı sürekli bir intikam arayışına sürüklemiş, Olimpos’taki dengeyi sarsmıştır. Kutsal metinlerde yer alan Kain ve Habil hikayesi ise, Tanrı’nın sevgisini kazanma arzusunun nasıl yıkıcı bir kıskançlığa dönüşebileceğini gösterir; Kain, bu kıskançlık yüzünden kardeşi Habil’i öldürmüştür. Hz. Yusuf’un hikayesinde, kardeşlerinin babalarının sevgisini kıskanarak Yusuf’u kuyuya atıp onu köle olarak satmaları anlatılır; ancak Yusuf’un yıllar sonra Mısır’da büyük bir iktidar sahibi olması, kıskançlığın beklenmedik sonuçlarını gözler önüne serer. Shakespeare’in "Romeo ve Juliet"inde ise, iki aile arasındaki kıskançlık ve rekabet, genç aşıkların trajik sonunu hazırlar; ailelerin birbirine duyduğu nefret ve kıskançlık, masum bir aşkı yıkıma sürükler. Osmanlı tarihinde ise Hürrem Sultan’ın, Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu Şehzade Mustafa’ya karşı duyduğu kıskançlık, saray entrikalarının merkezinde yer almış ve sonunda Şehzade Mustafa’nın trajik bir şekilde idam edilmesine yol açmıştır. Bu hikayeler, kıskançlığın hem bireysel hem de toplumsal düzeyde nasıl derin yaralar açabileceğini gösterir.

Şimdi ise çeşitli kaynaklardan topladığım bilgilerle kıskançlık duygusunun neye göre geliştiğini sıralayalım:

Benzerlik ve Rekabet: İnsanlar, kendilerine benzeyen ya da benzer olduğunu düşündükleri kişileri kıskanırlar. Özellikle aynı hedeflere sahip olanlar ya da benzer yeteneklere sahip olanlar arasında kıskançlık yaygındır.

Güç ve Başarı: Güçlü ve başarılı insanlar, sahip oldukları şeylere başkalarının göz diktiğini düşünerek kıskançlık duyarlar. Bu, onların ellerindekileri kaybetme korkusundan kaynaklanır.

Saygınlık ve İtibar: Bilgelik, zenginlik veya başka bir üstünlük sebebiyle saygı gören kişiler, başkalarının bu niteliklerini kıskandığını düşünür ve kendileri de kıskançlık hissedebilirler.

Hırs: Hırslı insanlar, hırslı olmayanlardan daha kıskançtırlar. Hırsa kapılan kişiler, başarıya ulaşma yolunda diğerlerinden daha fazla rekabet duygusu hissederler.

Şans ve Başarı: Şans eseri elde edilen şeyler, özellikle de bu şeyleri hak ettiğine inanılan durumlarda kıskançlık uyandırır. Bir şeyin elde edilmesi üstünlük sağlarken, elde edilememesi geride kalma hissi yaratır.

Akrabalık: Akrabalık ilişkileri kıskançlığı artırabilir; aile üyeleri arasında kıskançlık, benzerlikler ve rekabet nedeniyle daha yaygındır.

Üstünlük ve Aşağılık Hissi: Bir kişi, kendisinden çok üstün ya da çok aşağıda gördüğü kişilerle rekabet etmez; ancak benzer düzeyde olanlarla kıyaslama yapar ve bu kişiler arasında kıskançlık duyar.

Meslektaşlar ve Ortak Hedefler: Aynı meslekteki kişiler, aynı kişiye aşık olanlar ve genel olarak aynı hedefler peşinde koşanlar birbirlerini kıskanır. Örneğin, "çömlekçi çömlekçiyi kıskanır."

Sahip Olunan ya da Kaybedilen Şeyler: Bir kişinin sahip olduğu ya da bir zamanlar sahip olduğu şeyleri ele geçiren ya da bunlara sahip olan kişiler kıskanılır. Bu, geçmişte sahip olunan bir şeyin başkası tarafından elde edilmesiyle ilgilidir.

Ayıplanma Nedeni: Bir kişinin sahip olduğu ya da başardığı bir şey yüzünden eleştirildiğimizde, o kişiyi kıskanma eğiliminde oluruz.

Peki kıskançlıkla nasıl başa çıkabiliriz? Tabi ki sevgiyle... Sevgi, kıskançlığın üstesinden gelmenin en güçlü yoludur çünkü gerçek sevgi, kişinin başkalarının mutluluğunu kendi mutluluğunun bir parçası olarak görmesini sağlar. Sevgi, insanların başkalarına karşı olumlu duygular beslemesini ve onların başarılarını içtenlikle tebrik etmesini teşvik eder. Bu içten sevgi, kıskançlığın yarattığı olumsuz düşünceleri ve rekabet duygusunu ortadan kaldırır, çünkü gerçek sevgi, her bireyin sahip olduğu nimetlere değer verirken, başkalarının sahip olduklarını kıskanmak yerine onlara destek olmayı ve mutluluklarını paylaşmayı öğretir. Sevginin ışığında, kişinin kendi eksikliklerini ve başkalarının başarılarını yargılamak yerine, bu başarıların bir parçası olmaktan mutluluk duyar. Bu şekilde, kıskançlıkla nasıl başa çıkabiliriz sorusunun cevabı, sevginin sıcak ve destekleyici atmosferinde kıskançlığın kaybolmasında yatar. Kısacası: “Kıskançlık, tıpkı Filistin halkına zulüm eden İsrail gibi, kalpte derin bir zulüm ve acı yaratır; ancak yardımlaşma, dayanışma ve sevgi tohumlarını kalbe ekmek, bu iki zulmünde en etkili silahı olacaktır!" demek istiyorum.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?