Selamün kavlen, benim sevgili okurlarım.
Siz muhterem okuyucularımın karşına daha bir heyecanla çıktığımı belirtmek isterim. Hem heyecanlı hemde duygusal bir haleti ruhiye ile... Çünkü benim için değerli kelimesinin üstünde tutacağım bir sevgiliye duyulan hisleri anlatma şerefi, tarifi olmayan bir lezzet deryası gibidir. Rabbim herkese bu deryadaki furyalardan olmayı nasip etsin diyeyim.
Sevgili okurlarım; sevmek, hepimizin bildiği gibi bir sevgiliye olan duygusal bağın olabileceği kavramı ile eş tutulan tabirdir. Kime sorarsanız sorun yaklaşık olarak bu tanım ile karşılaşırsınız. Ben dahi düne bu tarz tabirlere başvurarak anlatımı tekdüzeleştirirdim.
Fakat inanın bana sevmek öyle basit kelimelerle dile dökülecek kadar üretilen sadece bir bakış açısı değilmiş, bunu henüz yeni idrak edebiliyorum.
Çok eskilerden dinlediğim bir sohbette, sevilen sevene borçlu olur diye duymuştum hatta bu kadar saçma bir durum olamaz derdim. Aslında hakikatte öyle olduğunu ve iki cihanda dahi olmasını istediğim sevgiliyi bulana kadar.
Çünkü sevilmek seven için bir meşakkatken, sevilen içinse zaruret haliydi. Evet bu önemli bir detaydı. Aslında daha da önemlisi sevmek insanı diğer yaradılanlara da kurb ettiren yani yakınlaştıran bir vasıtaydı.
İmam Gazali'nin de dediği gibi: "Sevgi, sevgili ile ilgili bulunan her şeye sirayet eder. Uzaktan olsa dahi sevgili ile münasebeti bulunan her şeye geçer. Bu bakımdan şiddetli bir şekilde herhangi bir insanı seven bir kimse, o insanın sevdiklerini de sever. Onun dostlarını dost edinir. Ona hizmet edeni sever. Dostunu öveni de sever. Dostunun rızasına koşanı da sever.”
İşte sevginin bu derecesi seven için meşakkatli sevilene isr zaruret doğurmaktadır. Sevginin bu evresi, Allah'a da yakınlaştıran yardımcı bir kaynaktı. Aslında bana soracak olursanız bu çok muazzam hissi durumdur.
Hani kalpten kalbe bir yola götüren ve o açılan yoldaki tüm güzelliklere vakıf olmak tarifi olmayan duygu halidir.
Hem sevgiliyi sevmek, hem sevdiği için daha şiddetli halini göstermek, hem Allah'a ve diğer yaradılanlara ulaştırmayı vasıta kılıp güzelleştirmekle bir taşta binbir kuş vurmak gibi bir şeydi.
Yani tüm bu güzelliklerin altında yatan sebepler dairesini birleştirince ortaya sana verilen ruh eşini bulmakla, sana sunulan bu imkanları değerlendirmek kriterine ulaşıyorsunuz.
Dolayısıyla sevgilinin bana sevgi bahşettiği sen Turgut, yarım kalmış ruhani varlığımın tamamı, tamımı da var eden Allah'ın birbirimize olan nasibi; sana her özelliğinle minnettar olan ben, borçlu ve meşakkat derecesi halindeki biçare kimliğimin eseri ve bu duygu netliğini yasatan kişi, iyiki var ve iyiki doğmakla bana bu duygu halini yaşatmaktasın. Teşekkür eder, sevgilerimi sunarım.