Kar ve Sivas uslanmaz iki aşık. Her yıl altı ay ayrı kalsalar da kavuşmaları görülmeye değer oluyor. Son yıllarda biraz bir birlerine naz yapıyorlardı. Kar bazen küsüyor geç geliyor erken gidiyordu. Ancak bu yıl çok özlemiş olmalılar ki kavuşmaları herkesi kıskandırdı. Sivas´a son yılların en uzun süreli ve en yoğun karı düştü. Öğle yağdı ki atalarımızın zamanındaki gibi. Sokakta çarşıda dolaşan insanların üzerine lapa lapa yağarken görülmeye değer hoşluk oluşturdu. Aşıkların içini ısıttı, şairlere, yazarlara ilham verdi.
Kar Sivas gibi coğrafyalar için yüce yaratının verdiği büyük bir nimet. O olmasa toprak suya kanmıyor. O olmasa bozkırlarda verim düşüyor. O olmazsa şehir merkezlerindeki barajlardan su gelmiyor. O olmaz ise kirli hava temizlenmiyor insanların ciğerlerini virüsler işgâl ediyor. Ancak bu yıl olduğu gibi yağdığı zamanda geçici olsa da çileye dönüşebiliyor. Külfet gibi gösterenler ortaya çıkıyor.
Sivas gibi İllerin Belediye başkanları en çok karla mücadele esnasında eleştiriye maruz kalıyor. Daha doğrusu Kar kör muhalefete bulunmaz bir fırsat sağlıyor. Eleştirmek için hiç bir şey bulamayanlar karı neden havada kapmadın da sokağımıza yağdırdın diye velveliyi basıyor.. Geçtiğimiz hafta yine öyle oldu. Üç gün kesintisiz yağan kar cadde ve sokakları büyük bir hızla doldurdu. Belediye ekipleri anında mücadeleye başladı ama yetişmek mümkün değildi. Fırsatçılar daha ilk günden klavye başına geçerek eleştiri oklarını Belediyeye yöneltti.
Ben Sivas´ta Kar mücadelesi yönünden eleştirilmeyen başkan hatırlamıyorum. Çocukluğumda Belediye kar mücadelesi yapmazdı. Okula çığır açarak duvarlardan tuta tuta giderdik. Gençlik yılların başlangıcına denk gelen Temel Karamollaoğlu bu alanda önemli bir adım atmıştı ancak o da eleştirilmekten kurtulamamıştı. Rahmetlik Osman Seçilmiş´in en çok titizlendiği konuydu karla mücadele ama ona da fırsatçılar çamur atmaktan geri kalmamıştı. Sami Aydın ve Doğan Ürgüp dönemlerinde makina parkının oldukça genişlemesine rağmen sabırsız muhalifler onları da hedef tahtasına koydu.
Oysaki şu değişmeyen bir gerçek. Başkan kim olursa olsun Belediyenin Karla mücadele eden ekibi belli. Her yıl Kasım ayında Fen işlerinden sorumlu Başkan yardımcısının başkanlığında kıriz ekibi oluşturulur. Fen işleri, Sibeski, Temizlik işlerine ait araçlar ve personel isim isim mevki mevki görevlendirilir. Sonbaharda tuz alınarak depolanır. Meteorolojinin hava tahmin raporları sürekli takip edilerek karın yağması ile birlikte harekete geçilir. Bu ekip bugün itibari ile yaklaşık 300 araç 500 personelden ibaret. Bu ekip başkanın kim olduğuna bakmaz. Hiç bir başkanda böylesine bir kar yağdığı zaman evinde yatıp uyumaz uyuyamaz. Bugünlerde Hilmi Bilgin Başkanın uyumadığı gibi.
Geçtiğimiz günlerde Eski Başkan yardımcılarından Hasan Karaman çok güzel bir yazı paylaşmıştı. Diyor ki "Temel Karamollaoğlu, Osman Seçilmiş, ve Sami Aydın´ın iki döneminde de mücadele ekibinin başında ben vardım. Bu mücadele ancak böyle yapılabilir. Bir yılık Nimetin karşılığı olarak bir hafta zorluk yaşayacağız. Sahadaki arkadaşların emeğine saygısızlık etmeyin"
Hasan beyinde dediği gibi Böylesine bir doğa olayı karşısında ancak bu kadar hızlı ve etkili bir mücadele verilebilir. Bunu nedenle klavye delikanlılığına gerek yok. Eğer Başkanları eleştirecekseniz. Daha gerçekçi ve daha kalıcı konular bulun. Rüzgar estiğinde dağılacak, Güneş açtığında eriyecek konularla yıpranan hiç bir başkan görmedim ben...