Yüce Rabbimiz, Ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır: “İlâhınız bir tek olan Allah’tır. O’ndan başka ilâh yoktur. O, Rahmandır, Rahîmdir.”(Bakara, 2/163)
Hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s.): “Kim samimiyetle Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna şahadet ederse Allah, ona cehennemi haram eder.”(Buhari, İlim, 49)
Kelime-i şahadet, ömrümüz boyunca mümince bir duruş sergileyeceğimize dair Rabbimize verdiğimiz sağlam bir misaktır, sözdür.
Kelime-i şahadet, coğrafyamız, dillerimiz, ırklarımız farklı da olsa biz Müslümanları, yani 1,5 milyar insanı aynı duygu ve ideallerde buluşturan, birbirimize sımsıkı kenetleyen ve Efendimize ümmet kılan bir tevhid ve vahdet beyanıdır.
İman etmenin anlamı, söz olarak ifade etmekten çok derindir:
Hz. Peygamber Efendimiz, “Kendiniz için istediğinizi kardeşiniz için de istemedikçe kâmil manâda iman etmiş olmazsınız” (Buharî,İman,7) sözüyle imanı, kardeşimizi gözetmek, onun sevinç ve kederini paylaşmak olarak tanımlamıştır. Ayrıca, “İman etmeden Cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmeden de gerçek anlamda iman etmiş olamazsınız” (Müslim, İman,93) sözüyle de imanın müminleri sevmek, onlara değer vermek ve değer bilmek olduğunu haber vermiştir.
“Allah’ı bilmek, Allah’ı sevmek, O’na bağlanmak ve kulluğuna razı olmak, kendini bilen ve bulan kimsenin varacağı son duraktır. Din, bize sonradan öğretilen, dıştan zorlama ve baskıların bir ürünü değildir. Dinin kökü, kaynağı, çekirdeği, yaratılışımızın özündedir… Allah’ı hatırlama, O’na yönelme ve bağlanma insan hayatının asıl anlamı ve amacıdır. Allah’ı unutma ve keyfinin istediği gibi yaşama ise bu anlam ve amacın yok edilmesidir.” (Hayati Hökelekli,a.g.e.s. 18-19)