Başkalarının malında gözü kalmak, başkalarını kıskanmak, saadetlerini arzu etmemek en kötü ahlâklardan birisidir hırs ve haset. Kul bir şeye karşı ne zaman hırs gösterirse, hırs onu kör ve sağır eder. O zaman şeytan fırsat bulur; insan hırslandığı zaman onu arzusuna götürecek her şeyi, kötü ve çirkin olsa da güzel gösterir. İnsanları hırs ve haset helak eder: İblis haset yüzünden mel´un olmuş, rahmetten kovulmuştur; hırs da, kendisine bir ağaç hariç bütün Cennet serbest edilen Adem´i helak etmiştir! (İmam-ı GAZELİ, a.g.e.s. 91) Gerçek şu ki, kin ve haset, önemli sosyal problemlere yol açan ahlâki hastalıkların en belirginleridir. Haset, bencillik ve çekememezliktir! İslâm bilginleri hasedi, bir hastalık olarak değerlendirmişler, ruhu kirleten bir kusur, şerlerin en fenası olduğunu; böyle hisseden kişinin kendisinin de kötü olduğunu ifade etmişler; kıskanan kişinin öncelikle kendisine zarar verdiğini, kendisini mutsuz kıldığını, bunalıma düşürdüğünü belirtmişlerdir.(Halil Altuntaş,a.g.e.s.118-119). Belirtmeliyiz ki, birisinin durumuna imrenmek, özenmek, onun gibi olmaya çabalamak haset değildir. Olumlu bir tutum ve davranıştır. İnsanın gayretini artıran, maddi veya manevî durumunu düzeltmeye, özenip imrendiği kişinin durumunu yakalamaya sevkeden bir davranıştır.
Kendisindeki kuvvet ve kudrete, mal ve varlığa, sağlık ve afiyete mağrur olmaktır; büyüklenmektir. Kibirli olmak, insanları kendisinden soğutan-uzaklaştıran kötü bir davranıştır. Resulullah (s.a.s.) ?kendisinde zerre kadar kibir bulunan, cennete dahil olamaz !? (Ebu Davud, Libas 26-29) buyurmuştur.