Kul hakkı deyince hayatın her alanını kapsayan birbirimize karşı sorumlu olduğumuz haklar anlaşılmaktadır. Bu hak, daha çok insanların canları, bedenleri, ırz ve namusları, manevî şahsiyetleri, makam ve mevkileri, dinî inanç ve yaşayışları gibi konulardaki kişilik haklarıyla mallarına ve aile fertlerine ilişkin haklardan oluşmaktadır. İnsanın her ne şekilde olursa olsun kendine ait olmayan bir şeyi meşru olmayan yoldan elde etmesi, kul hakkına girmektedir.
Dinimizde kul hakkı ihlâli büyük günahlardandır. Kur´ân-ı Kerim´de : ?Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin??(Bakara,2/188) buyrulmuştur.
Dini, dili, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun bir kulun hakkı ihlâl edilirse, o kişi ile helâlleşmeden başka affedilme yolu yoktur! Bu helâlleşme, şayet üzerinde maddi haklar varsa onu ödemek, dünyada üzerine düşen cezayı çekmek, hak sahipleriyle helâlleşmek; zulmettiği veya iftira ettiği kişilerden özür dilemek ve Allah´a tövbe etmekle mümkündür.
PEYGAMBERİMİZİN KUL HAKKI ANLAYIŞI.
Hz. Peygamber(s.a.s), son zamanlarında ashabına: ?Bende hakkı olan varsa söylesin!? buyurdu. Sahabeden Hz. Akkaşe, ?Yâ Resûlallah, siz bir gün elimden tutarak deveye binmiştiniz. Deveye kırbaç vururken kırbaç benim sırtıma gelmişti. Acaba bu kul hakkına girer mi!?? dedi. Efendimiz, ?Girer elbette!? dedi. Hz. Ömer ve Hz. Ebubekir, Akkaşe´ye kızdılar. Resûlü Ekrem Efendimiz, ?Ömer, Ebubekir siz karışmayın, bu benim hesabımdır? buyurdular ve Hz. Ali´ye, o kırbacın Fatıma´da olduğunu, alıp getirmesini söyledi. Hz. Fatıma durumu anlayınca evlatları Hasan ve Hüseyin´i gönderdi; onlar da kırbacın kendilerine vurulmasını istedilerse de Efendimiz kabul etmedi. Hz. Peygamber(s.a.s), sırtını açtı, Hz. Akkaşe, sırtındaki Peygamberlik mührünü görünce öptü ve esas amacının bu olduğunu söyleyerek hakkını helâl etti.
GEÇME GÖNÜL
Eyüp sabrını göstermiş,
kul olmadan geçme gönül!
Üstünde Kur´an okunmuş,
Çul olmadan geçme gönül.
Ananın evlât aradığı,
Kul cübbesin sürüdüğü,
Muhammed´in yürüdüğü,
Yol olmadan geçme gönül!.
Hekim ilâç çün eritir,
Sır dolu arı üretir,
Bin bir çiçekten türetir,
Bal olmadan geçme gönül!.
Onsuz olmaz hiçbir belde,
Ol yâre sunulur elde,
Peygamber aşığı gülde,
Dal olmadan geçme gönül!
OYTAN´ım, candan bezdiren,
Yelkene rüzgâr sezdiren,
Yârı deryada gezdiren,
Sal olmadan geçme gönül!.