Şûra / 38الصَّلٰوةَۖ: salâte: Yine onlar ki (iman ederek Rablerine dayanıp, güvenenler) Rablerinin çağrısına uyar ve namazı (dosdoğru) kılarlar, işleri (yönetimleri) ise, aralarında danışma iledir (devlet, millet, hükümet ve bütün toplumsal işlerini hava ve heveslerine göre değil, haktan ve halktan aldıkları güçle danışma ve dayanışma sonucu ortak kararla yönetirler). Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de (toplumun yoksul, işsiz ve muhtaçlarına) harcarlar.
İhsan Aktaş Meali
Şûrâ Suresi 38. Ayet Açıklaması
Bu âyet, İslâmî idare şeklinin, Müslümanların kendi aralarından seçecekleri şûranın kararlarına dayandığına delil olarak gösterilmiştir. Çünkü en önemli işlerden biri başkan/lider seçimidir. Hz. peygamberin vefatından otuz yıl kadar, (dört Hulefai Raşidin dönemleri) bugünün tabiriyle seçme ve seçilme sistemi mevcut idi, yani yönetici ve lider halk tarafından seçilirdi. Ama maalesef Hz Ali’nin şehadetinden sonra Emeviler, Kur’an’ın ön gördüğü bu şûrâ sistemine /devlet ve yönetim işlerinde halkın birlikte karar verme, yönetime katılma ve lider seçimi gibi vs./ son vererek, babadan oğula geçen şeytani bir sistem olan monarşi rejimini haşa Allah adına egemen kıldılar…
Mücadele / 13الصَّلٰوةَ ssalâte: “Özel, bir şey konuşmanızdan önce, (imanda sadâkatinizin ve kemâlinizin ifadesi olan) (yoksullara) bir yardımda bulunmamaktan dolayı (günah işlemiş olabileceğinizden) korkuyor musunuz? Eğer (farz olan zekâtın dışında imkânlarınızın olmamasından dolayı) bunu yapamazsanız ve Allah size affediciliğini gösterirse, siz de namazlarınızda devamlı ve dikkatli olun ve [sadece] arındırıcı yükümlülüklerinizi yerine getirin ve [böylece] Allah’a ve (tebliğ ettiği mesajlar hususunda) elçisine itaat edin ve (bilin ki) Allah yapmakta olduğunuz her şeyi bilmektedir.
İhsan Aktaş Meali
Mücadele Suresi 13. Ayet Açıklaması
Yani, bir müminin servetini ve gelirini bencilliğin kirinden arındırmayı hedefleyen zorunlu vergiyi (zekât): bu demektir ki, kişinin karşılıksız yardım olarak daha fazlasını yapma imkanına sahip olmaması bir günah sayılmaz. (M. Esed Dipnotu) 12 ile 13. âyet arasında nesih değil, hafifletme ve af vardır. Peygamberimiz (s.a.s.) ile özel görüşme yapmadan önce sadaka vermek isteyen yine verir. Veremeyenin ise affedileceği 12. âyetin sonunda belirtilmiştir. 13. ayette ise sadaka verecek durumda olup da vermek istemeyenden, mutlaka sadaka verme zorunluluğu kaldırılmıştır. Yani birinci ayetteki zorunluluk ikinci ayette isteğe bırakılmıştır. Dolayısıyla burada nesih değil, bir ta ’dil ve hafifletme olduğu anlaşılmaktadır.
(Mücadele Suresi Tefsiri (Ömer Çelik) Kur’an’ın bütününde olduğu gibi bu iki ayet arasında da [nesih] (hüküm iptali), söz konusu değildir. Böylesi bir durumun söz konusu olabilmesi için “sadaka vermeyin” şeklinde mevcut hükme tamamen aykırı bir ifadenin yer alması gerekmekteydi. Oysa konuyla ilgili ayetlerde de Kur’an’ın genelinde de böyle bir durum söz konusu değildir. (Mehmet Okuyan Meali Mücadele Suresi 13. Ayet Açıklaması) Dolayısıyla bu ayeti bir önceki âyetin hükmünü iptal eden (nâsih) âyet gibi algılamak bir âyetin hükmünü geçersiz ilan etmek (mensuh) demeye geldiği için tehlikeli, o âyetin getirdiği muhteşem terbiyeyi önlediği için zararlı, Allah’ın bir emrine “kadük” muamelesi yapıldığı için vebaldir.
Zira bu âyetin emri, benzer durumlarda dün nasıl geçerliyse bugün de öyle (belki daha fazla) geçerlidir. Zira çok önemli görevler ve sorumluluklar üstlenen kimselerin mesaisinin, gerekli gereksiz, yerli yersiz çalınması geçmişte kalan bir durum değildir. Böylesi bir durumda bir âlimin, mesaisini özel görüşme ile alacak birine “şu eseri oku, şunları-şunları yap, şu-şu sorumluluklarını yerine getir” şartı koşması, bu âyetin maksadıyla uyumludur.
Aynı şey görev ve sorumlulukları ağır yetkililer için de geçerlidir. (M. İslamoğlu Meal Açıklaması) Not: Hz. Ali (r.a): “Allah’ın kitabında bir âyet vardır ki, onunla benden önce kimse amel etmedi, benden sonra da kimse amel etmeyecektir. Bu âyet, “Necvâ ayetidir…’’ şeklindeki rivayet zayıf, tutarsız, Münkati ve ravilerinin de zayıf, metrük, müddelis ve rivayetleri irsal yaptıklarından dolayı sahih değil hüccet olamaz! Aşağıdaki Arapça metinlerine bakabilirsiniz.
Mustafa İslamoğlu Meali
Mücadele Suresi 13. Ayet Açıklaması
Özel görüşme sadakası, bu sadakayı vermeyecekleri gün gibi ortada olan münafıkları deşifre etmeyi amaçlıyordu. Yöntem o kadar etkili oldu ki, amaç kısa zamanda gerçekleşti. Zira para söz konusu olunca, ilk geri duran münafıklar oldu ve bu da emrin amacının gerçekleştiği anlamına geliyordu. Dolayısıyla bu âyeti bir önceki âyetin hükmünü iptal eden (nâsih) âyet gibi algılamak bir âyetin hükmünü geçersiz ilan etmek (mensuh) demeye geldiği için tehlikeli, o âyetin getirdiği muhteşem terbiyeyi önlediği için zararlı, Allah’ın bir emrine “kadük” muamelesi yapıldığı için vebaldir. Zira bu âyetin emri, benzer durumlarda dün nasıl geçerliyse bugün de öyle (belki daha fazla) geçerlidir. Zira çok önemli görevler ve sorumluluklar üstlenen kimselerin mesaisinin, gerekli gereksiz, yerli yersiz çalınması geçmişte kalan bir durum değildir. Böylesi bir durumda bir âlimin, mesaisini özel görüşme ile alacak birine “şu eseri oku, şunları şunları yap, şu şu sorumluluklarını yerine getir” şartı koşması, bu âyetin maksadıyla uyumludur. Aynı şey görev ve sorumlulukları ağır yetkililer için de geçerlidir.