Sorsan milliyetçi, baksan tarihçi, araştırsan eğitimci, üstelesen üniversite hocası ancak gelin görün ki ülkenin eğitimini, imkânını ve ideolojisini elinin tersi ile iterek batı güzellemesi yapıyor. Söz konusu şahsiyet İP’in Genel Başkanı. Geçtiğimiz hafta grup toplantısı esnasında gençlere hitaben aynen şunları söylüyor:
“ Her şey gençlikte gizli, Sayın Erdoğan’ın zamanında Sayın Abdullah Gül’e yapıldığı gibi öğrencilerin eğitimine katkı sunan, muhafazakâr hassasiyeti yüksek bir vakıf kanalı ile Gül gibi yurt dışına gönderilip orada okuması sağlansaydı bunları yaşamayacaktık. Ama aynı yıllarda bir arkadaşımızı yurt dışına gönderip birinci sınıf okumasına vesile olunurken, Sayın Erdoğan’a bayilik verilince böyle oldu. Onun için böyle ayrımlar yapmayacaksınız. Yarın bir gün bu durumlarla karşılaşmamak için ant olsun, şart olsun her bir gencimize o imkânları sağlayacağız.”
Bu sözlerin sahibi “Ben Başbakan olacağım ülkeyi yöneteceğim, sorunları çözeceğim” diyen insanın ta kendisi. Gençlere diyor ki “Bizim eğitim sitemimiz bir halta yaramaz. Biz sizleri iyi eğitemeyiz, ahlâklı, namuslu, dürüst yetiştiremeyiz. Bizim milli ideolojimiz de bir hiç, geçer akçe İngiliz eğitimi ve Batının sömürge ahlâkıdır. Biz eğer iktidara gelirsek Turan ülküsünü, Atatürk ilkelerini rafa kaldırıp batılıların isteğini yapacağız. Sizi de bizim yaptıklarımıza karşı bağışıklık kazanmanız için gönderip onların mekteplerinde beyninizi yıkatacağız.” diyor. “Böylece milli duruşu olan Erdoğan gibi değil, bulunduğu kabın şeklini alan Gül gibi olacaksınız, sonra da hep beraber gül gibi yaşayıp gideceğiz.” diyor.
Peki, Akşener’in bunları söylemesi, halen onun ülkücü olduğuna inanan ve iyi bir şey söylediğini düşünen gençlerin onu alkışlaması şaşırttı mı? Bence kimse şaşırmadı. Zira Akşener bugün itibari ile artık bilinmeyen biri değil. Bu ülkede yaşayan ve kıyısından köşesinden siyasete kulak kabartan herkesin ciğerine kadar tanıdığı bir siyasi figür. Onu alkışlayanların birçoğu emin olun onun asıl demek istediğini anlıyor ve onlar da aynen onun gibi düşünüyor ve alkışı basıyor.
Bizim gibi dışarıdan izleyenler açısından ise zaten sürpriz değil. Meral Akşener’in atalarının Abdülhamit zamanında Anadolu’dan devlete olan sadakatsizlikleri sebebi ile Balkanlara sürüldüğünü, Meral Hanımın siyaset sahnesinde nasıl zikzaklar manevralar çizdiğini. Kendisine biçilen rolü oynamak için sık sık parti değiştirdiğini, 28 Şubat ve 15 Temmuz süreçlerindeki duruşunu, en son MHP’yi dizayn etmek isteyenlerin dümen suyuna nasıl girdiğini, olmayınca partiyi parçalayıp nasıl CHP – HDP ittifakına eklemlendiğini bilenler zaten onun milliyetçi, ülkücü, Türkiyeli, olmadığını yakinen biliyor. Bilmeyenler düşünsün....