Önceki yazılarımda sizler ile boşanma davaları, boşanma yargılamaları, aile hukuku ihtilafları, dünden bugüne gelinen noktada toplumumuzda boşanma iradesine oldukça kolay başvurulmasının gözlemlenmesi ve geride özellikle boşanan ebeveynlerin çocuklarına yaşattıkları bir kısım sıkıntılardan bahsetmiş idim.
Bu yazımda sizler ile bu süreçlerin temeli olarak belirtebileceğim mutlu aile olunması konusundaki bir kısım zorunluluk ve gereklilikleri paylaşacağım.
Hayatımızın her aşamasında toplumumuzda ? ? AİLE TOPLUMUN TEMELİDİR? ? ibaresi büyüyen, büyütülen nesilleriz.
Bu ilkenin gerçekten benimsenip, her aşamada yaşatılabilmesi için, hayatımızda evlilik birliğinin ilk aşamasından itibaren uygulanması gerekli olan doğru düşünme mantığını oluşturmamız gereklidir.
Günümüzde bireylerin evlilikleri üzülerek ifade etmek isterim ki, çoğunlukla karşılıklı çıkar dayanışması üzerine kurulmaktadır.
Gençlerimiz bu hususta maalesef temel değerleri konuşup sormak yerine öncelikle iş, kariyer (kariyerden herkes kendisince hangi payeyi çıkarmakta ise?) aylık yada yıllık bazda ekonomik imkanları sorgulamaktadır.
Genç bireylerimizin düşüncelerindeki bu öncelikleri evliliklerin ve temelinde de toplumsal huzurun ciddi manada yıpranmasına sebebiyet vermektedir.
Evlilik tercihi inançlarımız, değerlerimiz üzerinden değil, belirttiğim kariyer ve ekonomik kazanımlar üzerinden yapılmaktadır. Bu durum her neticesi ile oldukça tehlikeli olup, günümüzde bu algı ile başlayan hiçbir evliliğin ömür boyu devam etmediğini, bugünümüzün ve yarınlarımızın teminatı olan yavrularımızın ise ciddi bir felakete sürüklendiğini görmek mümkündür.
Bu düşünceler ile evlilik yoluna çıkan bireylerin hiçbir şekilde sağlık nesillere sahip olabilmeleri, sağlıklı nesiller yetiştirebilmeleri mümkün değildir.
Ciddi ekonomik kazançlar edinimler sağlansa ne olacaktır ki, kime ne bırakılabilecektir ?
İnançlarımıza uygun yetiştirilmeyen altsoylar ne kendilerine ne de topluma fayda sağlayamazlar.
Onun için öncelikle aile olmak bilinci ile yola çıkılmalı, ekonominin başlıca mutluluk kaynağı olabileceği yönlü yanlış algı zihinlerden çıkarılarak mutlu ailenin mutlu toplum olacağı ortak kanaati oluşturulmalıdır.
Önceki yazılarımda sizler ile Aile Mahkemelerinin kuruluşundan bugüne boşanma davaları başta olmak üzere tüm aile hukuku ihtilaflarında ciddi sayısal artış olması zaten kökenindeki iş bu yanlış düşüncelerin gün gelince daha büyük ve acı bir son ile noktalandığını, yani tarafların artık bağımsız bir hayata yöneldiklerini dağılan ailelerin de toplum için daha büyük ve vahim sonuçları doğurduğunu ortaya koymaktadır.
En ciddi mağduriyeti ise küçük yaşta ebeveynleri ayrılan küçücük masum çocuklar yaşamaktadır.
Zira, aile üzülerek ifade etmek isteriz ki, ekonomik beklentiler yada başkaca menfaat beklentileri üzerine kurulmuştur. Bir gün ayrılma noktasına gelineceği ve bu şirket düşüncesi ile kurulan ortaklığın sona ereceği kaçınılmazdır.
Tabi 15 yılı aşan meslek hayatımda 100 rakamından belki daha fazla boşanma davasında görev almış bir meslek mensubu olarak, edindiğimiz tecrübeler bireylerin hayatlarından dosyalara yansıyan birçok birikimdir.
Büyük oranda belirttiğim ekonomik ortaklık yada menfaate dayalı beklentiler bir çok dilekçede yer bulmuş, esasen kökeninden hatalı başlayan birliktelik acı ve küçük çocuklar için ızdıraba dönüşen hazin sonlar ile noktalanmıştır.
Mutlu birey = Mutlu aile = Mutlu toplum demektir.
Şirket değil aile, temel toplum direği oluşturmayı hedeflediğimiz bilinç ve iradesinin hakim olduğu, gönül birliğinin hakkı ve layıkı ile yaşandığı ailelerin yeniden oluşması temennilerim ile, kalın sağlıcakla?