USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

KURANDA OLMADIĞI HALDE HADİSTE, SÜNNETTE, TASAVVUFTA VE MEZHEPLERDE OLAN DİNİ İNANIŞLAR NELERDİR?

19-09-2024

1-            Amentü’deki altı esasa inanmak. İmanın şartları içinde Kuran da Kader anlayışı yoktur. Ama mezheplerde vardır. İmanın şartlarını bildiren ayetler: Bakara 177 ve Nisa 136. Ayetler.

 

2-            İman ya vardır ya yoktur, artıp eksilmez. Kurana göre iman ziyadeleşir: Enfal 2. Ayet: Mü'minler ancak o kimselerdir ki: Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir, onlara Allah'ın ayetleri okunduğunda bu imanlarını artırır ve yalnızca Rabb'lerine tevekkül¹ ederler.

 

 

3-            Kur’an-ı kerim mahlûk [yaratık] değildir. Kurana göre Allah’tan gayri ne varsa o yaratılmıştır. Kuran yaratılmamıştır” demek, onu ilahlaştırmak olur. Buna da Kuran şirk demektedir.

 

4-            Kabir suali ve kabir azabı haktır. Kurana göre kabir suali ve kabir azabı yoktur. Çünkü Kabir âlemi veya kabir hayatı diye bir süre yoktur. Ölen birinin yeniden dirilene kadar geçen süresi Kurana göre bir gün kadardır. Hesabı ve suali ahirette olacak, cennete mi cehenneme mi gidecek, ahirette belli olacaktır. Yasin 52 ve Vakıa suresi Ashabı yemin ve Ashabüş-şimal ayetleri.

 

 

5-            Evliyanın kerameti haktır. Kuran da Evliya sınıfı yoktur. İman edip takva üzere yaşayan her Müslüman Allah’ın sevdiği kuludur, Evliyasıdır. Tasavvuf ehlinin icat ettiği gibi Tayyi mekân yapmak, göklerde uçmak, suda yürümek ve veya diri iken, ölmüşken, müridin imdadına yetişip yardım etmek diye bir keramet yoktur.

 

6-            Miraç, ruh ve bedenle birlikte olmuştur. Kuranda Miraç lafzı hiçbir ayette geçmez. İsra suresi birinci yeti Miraca delil gösterilir ama İsra gece yürüyüşü demektir. Miracın olduğuna delalet etmez. İsra suresi 93. Ayeti Miracın olmadığına delalet eder.

 

 

 

7-            Şefaatin Hak olduğuna inanmak: Şefaat Kuran da 30 dan fazla ayette geçmektedir. Şefaatin dünyada olanı ve ahirette olanı vardır. Zümer 44 ayeti bu konuda kesin hükmü koymaktadır: “De ki: “Şefaat tamamen ve yalnızca Allah’a aittir. Göklerin ve yerin otoritesi yalnızca O’na aittir. Sonra da yalnızca O’na döndürüleceksiniz.” Şefaat eden de şefaat edilen de ancak izin ile olacağı bildirilmektedir.

 

Ancak Kuran da: Peygamberlerin veya Peygamberimizin, Velilerin, Şeyhlerin, Şehitlerin, küçük yaşta ölen çocukların, kaza da, yanarak, boğularak zor ölümle ölenlerin şefaat edeceklerine hiçbir işaret yoktur. Peygamber Efendimiz kendi kızı Fatıma’ya şefaat edemeyeceğini bildirmiştir.

 

8-            Sırat köprüsünden geçmekte Kuranda yoktur. Cehennemin üzerine bir köprü kurulacak, kıldan ince kılıçtan keskin olacak ve günahı çok olanlar oradan cehenneme dökülecek gibi anlatımlar Kuran da yoktur. Yine Müminler sağlığında Kurban ettikleri koçlarına binerek Sırat köprüsünden geçecekler gibi söylentiler Kuran kaynaklı değildir.

 

9-            İstigase, yani Enbiya ve evliyanın kabirlerine gidip, onların hürmetine dua etmek ve onlardan yardım istemek caizdir. Ehli Sünnetin icat ettiği en tehlikeli maddelerden birisi de budur. Enbiya da, Evliya da, Ermişler de, Şeyhlerde, ister sağ olsunlar ister ölü olsunlar kimseye yardım edemezler.

 

Fatiha beşinci, Bakara kırk beşinci ve 153. Ayetlere göre yardım sadece Allahtan istenir. Yetiş ya filan diyerek medet istemek isteyeni şirke götürür. Tabi bu yardım istekleri kuldan istenecek olanlarla karıştırılmaz. Gemini batıp insanların kurtulması için ilgili birimlerden yardım istenir. Yahut ta, Yangından insanları kurtarmak için İtfaiyeden yardım istenir. Ama bu yardımlar da Şeyhlerden Kabirdekilerden istenmez.

 

10-         Kabirde sorgu sual yaptığı söylenen Münki-Nekir Melekleri de Kuran da yoktur. Ellerinde demirden topuzlar olan, ölülere sorular soran, bilemeyenlerin kafasına demir topuzlarla vuran ve adına Münkir Nekir denen Meleklerde yoktur. Bunların kaynağı olarak gösterilen Hadislerde Resulüllah’ın sözleri değildir. Sonrakiler tarafından uydurulmuş sözlerdir.

 

11-         Yine Ölü defnedildikten sonra Hocaların mezarın başına varıp ölüye Tekin veya Talkın vermeleri de Kuran da yoktur. Ölü mezara konduktan sonra ona yeniden ruh üflenecek, Münkir Nekir Melekleri gelip o kişiye Rabbin kim, Peygamberin kim, Kitabın nedir, Dinin nedir” diye soracaklar. Hoca da, vefat eden kişi bu sorulara cevap verebilsin diye dışardan kopya verecek! Hem de ölenin anlamayacağı bir dilde Arapça olarak söyleyecek!

 

Yahu, bu nasıl bir anlayıştır? Kuranda Allah: Kabirdekilere işittiremezsiniz” buyuruyor. Siz ona bir şeyler söylüyorsunuz ve anlamadığı dilde söylüyorsunuz. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır. Ölen kişi, sağlığında Allah’ını Peygamberini tanımadı ise, Kitabını ve Dinini öğrenmedi ise Hocanın demesinin ne faydası olur?

 

İşte bunlar ve daha anlatacağım diğer hurafeler Peygamberden yüz, iki yüz, üç yüz sene sonra Peygamberin hadisi diye uydurulmuş sözlerle ve Tasavvuf yolu ile Hint’ten, Yahudilerden Hristiyanlıktan alınıp İslam dininin içine şırınga edilmiş hurafe ve bidatlardır.

Devam edecek

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?