USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

NAMAZ AYETLERİ-11-

02-08-2024

Müzzemmil / 20الصَّلٰوةَ: salâtenamazı: “(Ey Resulüm!) Şüphesiz Rabbin, senin ve beraberinde bulunanlardan bir topluluğun (bazen) gecenin üçte ikiye yakın, (bazen) yarısı ve (bazen de) üçte biri kadar vakit içinde kalktığını bilir. 

Ve Allah (dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesini sağlamakla) geceyi de gündüzü de (planlayıp) takdir etmektedir. O, sizin bunu hesaplamakta (ve eksiksiz olarak yerine getirmede) zorlanacağınızı, (dolayısıyla bu kadar uzun süre gece namazı kılmaya ve Kur’an okumaya daha fazla güç yetiremeyeceğinizi zaten) biliyordu. 

(Ey müminler!) Bundan dolayı bu hususta dönüşünüzü kabul edip sizi bağışlamıştır (bu ibadeti size farz kılmamıştır). Artık (geceleri kalktığınız zaman) Kur’an’dan kolayca okuyabileceğiniz kadarını okuyun (gece ibadetini kolayınıza geldiği gibi yapın, kıraat ve ibadetinizi çok fazla uzatarak kendinizi zorlamayın). 

Allah, (ileriki zamanlarda) sizden hastalanan, Allah’ın lütfunu (Allah’ın yarattığı rızkı) aramak (çalışıp elde etmek ve kazanmak) için yolculuğa çıkan ve (saldırganlara karşı) Allah yolunda savaşan (savunma savaşına çıkan) kimseler olacağını da biliyordu. Bu yüzden de, ondan (Kur’an’dan) kolayca okuyabileceğiniz kadarını okuyun (kıraatinizi fazla uzatarak kendinizi zorlamayın). 

Ve namazı (dosdoğru) kılın, zekâtı verin, Allah’a (onun yoksul, muhtaç ve işsiz kullarına) gönül hoşluğuyla karşılıksız ödünç verin (onlara karşılıksız harcama yapın). Kendiniz için önden (dünyada iken) ne iyilik hazırlarsanız Allah katında (ahirette) mutlaka onu bulursunuz. Hem de daha üstün ve mükâfatça daha büyük olmak üzere. Ve Allah’tan mağfiret dileyin (mağfiret gerektiren işleri yapın), şüphesiz Allah bağışlayan, merhamet edendir. 

İhsan Aktaş Meali

Müzzemmil Suresi 20. Ayet Açıklaması

Not: Burada iki husus söz konusudur: 1. Zımnen: Sûrenin başında Hz. Peygambere verilen emrin uygulandığı bildirilmektedir. 2. Bu ayette müminlerden bir grup ta, gece ibadeti ve Kur’an okumanın kendilerine de farzmış gibi aynı şekilde gecenin belirlenen dilimlerinde kalkarak ibadet yapmak ve Kur’an okumakla geçirmeye çalışmışlardır. 

Fakat yüce Allah kendileri için bunun ilerde meşakketli olacağını bildiğinden, müminlere bunun farz veya zorunlu olmadığını, yani bundan muaf olduklarını 20. ayetle bildirmektedir. Yani gecenin bir bölümünde ibadet etmek ve Kur’an okumak, elçiye bir emirdir/farzdır, müminlere ise bir emir/farz değildir, sadece mustahaptır. 

Bu nedenle bu ayetler arasında bir tutarsızlık olmadığı gibi, bir nesh olayı da söz konusu değildir. Çünkü bu ayet, ikinci ayetle elçiye verilen emri ne iptal etmiş ne de nesh etmiştir. Zaten Kur’an’da nesih edilen hiçbir ayet de yoktur. Kur’an sadece, itikatla ilgili olmayan eski kitaplardan bazı hükümleri (kıble değişimi gibi vs.) nesih etmiştir. 

Not: Bazı meallerde (علم)’’âlime’’ bildi, ifadesi de doğru değildir, burada (علم)’’âlime’’ yani ‘’zaten veya daha önce biliyordu.’’şeklindedir. Çünkü ayette elçinin ve onunla birlikte geceleyin ibadet eden mü’minlerin yapmakta oldukları gece ibadetlerinden söz ediliyor. Yani bu ayet haber cümlesidir. Zaten Allah olmuş veya olacak her şeyi, yani onların durumunu ve güç yetiremeyeceklerini önceden bildiği için onlara bu ibadeti farz kılmamıştır.

Ayrıca zekât emrinin bu kadar erken ve doğrudan emir olarak gelmesi, “zekât” uygulamasının önceki toplumlarda da var olduğunu göstermektedir. Kur’an’ı incelediğimiz zaman, görürüz ki, Kur’an’dan önce gelmiş geçmiş bütün peygamberlerin ümmetlerine namaz, zekât ve oruç farz kılınmıştır. 

İslâm dini, hiçbir zaman namazsız ve zekâtsız devam etmemiştir. Hiçbir peygamberin dini de bu farzları ihmal etmemiştir. (Bkz. Meryem 31.Meryem 55, Enbiya:73. Hud:87) Yani namaz Kur’an’dan önce de vardı. Hatta Yahudilerde ve tüm Ortodoks Hıristiyanlarda bugünkü gibi günde beş vakit kılınıyordu. 

İsimleri, Şaharit (sabah namazı), Musaf (öğle namazı), Minhâ (ikindi namazı), Neilat şerarim (akşamüstü) ve Maarib (akşam namazı) olarak halk arasında kullanılıyordu…) Ayrıca günümüzde bütün Süryânî ve Nestûrî manastırlarında yedi vakit namaz kılınmaktadır. Namaz ise insanlıkla yaşıt bir ibadettir. Vakitleri, rekâtları ve tesbihleri farklı olsa da namaz bütün ümmetlerde vardı. 

Son peygamberle emredilen; müşriklerin içini boşalttıkları, ehlikitabın değiştirip parçaladıkları salât ibadetinin ayağa kaldırılması, aslî konumuna getirilmesidir. Sonuç olarak"namazın ikâmesi" denince namazı kılmakla birlikte namazın fert ve toplum hayatına kattığı tüm değerlerin ayakta tutulmasıdır… 

(Kurandan Hayata) Ayrıca buradan anlaşıldığına göre zekât iddia edildiği gibi Medine’de değil, Mekke’de farz kılınmıştır… 1.(Kurandan Hayata) 2. Kaynak: Çelik, Mehmet, “Süryaniler”, TDV İslam Ansikl., İst., 2010,

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?