Dinimizde kul hakkı ihlâli ?Büyük günahlardandır.? Kur´ân-ı Kerim´de :?Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin??(Bakara,2/188 ) buyrulmuştur. Dini, dili, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun bir kulun hakkı ihlâl edilirse, o kişi ile helâlleşmeden başka affedilme yolu yoktur! Bu helâlleşme, şayet üzerinde maddi haklar varsa onu ödemek, dünyada üzerine düşen cezayı çekmek, hak sahipleriyle helâlleşmek; zulmettiği veya iftira ettiği kişilerden özür dilemek ve Allah´a tövbe etmekle mümkündür.
Hz. Peygamber(s.a.s), son zamanlarında ashabına: ?Bende hakkı olan varsa söylesin!?buyurdu. Sahabeden Hz. Akkaşe, ?Yâ Resûlallah, siz bir gün elimden tutarak deveye binmiştiniz. Deveye kırbaç vururken kırbaç benim sırtıma gelmişti. Acaba bu kul hakkına girer mi!?? dedi. Efendimiz, ?Girer elbette!?dedi. Hz. Ömer ve Hz. Ebubekir, Akkaşe´ye kızdılar. Resûlü Ekrem Efendimiz,?Ömer, Ebubekir siz karışmayın, bu benim hesabımdır?buyurdular ve Hz. Ali´ye, o kırbacın Fatıma´da olduğunu, alıp getirmesini söyledi. Hz. Fatıma durumu anlayınca evlatları Hasan ve Hüseyin´i gönderdi; onlar da kırbacın kendilerine vurulmasını istedilerse de Efendimiz kabul etmedi. Hz. Peygamber(s.a.s), sırtını açtı, Hz. Akkaşe, sırtındaki Peygamberlik mührünü görünce öptü ve esas amacının bu olduğunu söyleyerek hakkını helâl etti.