Cenab-ı Allah, Nisâ suresinin 86. Ayetinde: ?Size selam verildiği zaman ondan daha güzeliyle veya misliyle karşılık verin. Şüphesiz ki Allah, her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.? buyurmaktadır.
Peygamber´imiz(s.a.s.) ise: ?İman etmedikçe cennete giremezsiniz! Birbirinizi sevmedikçe de kâmil anlamda iman etmiş olamazsınız! Size birbirinizi sevmenize vesile olacak bir davranış öğreteyim mi? Aranızda selâmı yayın!?(Müslim, İman,93) buyurmuştur.
Selâm, dost olduğumuza, bizden zarar gelmeyeceğine dair karşımızdakine verdiğimiz teminattır. Selâm, küslüğü ve kini unutup kardeş kalma ahdidir. Zira tebessümle verilen bir selâm, kırgınlıkları ve endişeleri yok eder; kalpleri birleştirir, şefkat ve nezakete vesile olur.
Selâm sıradan bir ifade değildir, kilitli kapıları açan, gönüller yapan kıymetli bir ifadedir. Bu nedenle Peygamber Efendimiz, hayatı boyunca selâmı dilinden eksik etmemiş; kadınıyla erkeğiyle, çocuğuyla kimseyi selamsız bırakmamış; kabristan sakinlerine dahi selâm vermiş, esenlik dilemiştir.
Selâmın dili evrenseldir. Çünkü Rabbizin ?es-Selâm? adı bütün âlemi kuşatmıştır. Rengi, ırkı, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun insan selama muhtaçtır.
Allah´ın selâmı, rahmeti, bereketi ve esenliği hepimizin üzerine olsun inşallah!