O kadar gerçek öyle yakınsın ki;
soluduğum nefes,
yaşadığım zaman, aklımsın…
Ellerin ellerimde ten sıcaklığın,
tek bir dudak dokunuşu, hayatsın…
Dert değil, uzaklarda oluşun
hicran acısı,
adına ne deniyorsa
özlem mi hasret mi yoksa,
yokluğun da olsa;
içinde sen olan
her şey o kadar güzel ki…
Bir türlü duyuramadığım;
sahipsiz yakarışlar,
yoksul, sessiz çığlıklar
hepsi sana diyorum…
Gösteriyorum yıldızları
başa konmamış taçları
hepsi sensin diyorum…
Mecnun’un destanında; Leyla,
Kerem’in sevdasında; Aslı
adını vermişler büyük aşklara…
Kelimelerde tükenmeyen
sihirli hecelerde bitmeyen
bir isim koysunlar bu sevdada
artık sana; Rüya…
Düşümde, düşlerimde
kederlerde, sevinçlerimde
öfkemde, mutluluğumda
o güzel yüzün takılı göz bebeklerimde…
Birlikte daldığımız uykumda
veda etmeden yavaşça
ayrılıyorsun ya seherlerde
kalıyorum sensiz,
sıcağınla yatağımda…
Şarapnel parçalarına dönüyor
darmadağın ruhum…
Hüznüm sonbahar ayrılığını
her gün yeniden yaşarken
içimden asla çıkmıyorsun…
Başlıyorum seni ezbere,
zikrimdesin,
rüzgarların önüne kattığım sesimdesin…
Arzusun,
isteksin,
tenindeki rayiha, dudaklarındaki tebessümle
sen hayatsın…