Yüce dinimiz İslâm, mutlu birey, mutlu aile ve barış içinde bir toplum oluşturmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle, insanî ilişkilerde hoşgörü, rahmet, sevgi ve saygı gibi prensipleri esas almıştır. İslâm dini, kavga ve şiddete anlam ve içerik yönünden taban tabana zıtdır ve her vesile ile iyiliği, güzelliği, kardeşliği, merhamet ve adaleti, öfkeyi yenmeyi emir ve tavsiye etmiştir; insanların kişilik haklarına, mallarına ve canlarına tecavüz etmeyi yasaklamıştır.
Kur´ân´ın Nahl Sûresinin her hafta Cuma hutbesinde söylenen: ?Şüphesiz Allah, adaleti, iyiliği, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar??(Nahl,16/90), ayeti gereğince hem aile içi ilişkilerde, hem komşuluk-akrabalık ilişkilerinde, hem de toplumun diğer alanlarında ihsan ve iyilik etmek çok gerekli bir ahlâkî özelliktir.
Yüce Rabbimiz ayet-i kerimenin diğer kısmında da bizleri hayâsızlıktan, fenalıktan ve azgınlıktan nehyetmektedir. Böylece, dinimiz, toplumu mahveden, huzurunu kaçıran, çökerten kötülükleri yasaklamaktadır. Keza iftira-dedikodu ve yalana başvurmayı da yasaklamakta; İnsanların işlerinde çalışkan ve dürüst olmasını emretmekte; toplumdan azgınlığı, hayâsızlığı ve fenalığı uzaklaştırmaktadır.( Dr.Burhan Erkuş, Allah; adaleti, İyilik YapmayI Emreder, s.33). Müslümanların birbirlerine zulüm etmeleri dinimizce asla kabul edilmeyen, hoş görülmeyen bir davranıştır. O halde birbirlerine zulüm etmek değil, insanca, hoşgörüyle davranmaları, kerem eylemeleri, iyilik etmeleri gerekir! Hatta kendisine zulüm yapana da bu şekilde davranmak en güzel davranıştır. Büyük Yunus ne güzel söylemiş:
Vurana elsiz gerek,
Sövene dilsiz gerek!
?İnsanların işlerinde çalışkan ve dürüst olması, başkalarının haklarına riayet etmesi, saygılı ve nazik olması, bencil olmaması, iftira, dedikodu ve yalana başvurmaması o toplumdan azgınlığı, hayâsızlığı ve fenalığı uzaklaştırır. Peygamberimizin Veda Hutbesinde insanların kanlarının ve canlarının yanı sıra ırzlarının da mukaddes olduğunu söylemesi bu kabildendir? (Dr.Burhan Erkuş, a.g.e.s.33).