İnsanın kendi ruhunu tanıdığı, ruhuyla da kalbine dokunduğu anda aşkın o zarif, o latif ve o ince sızısı aklın önüne geçiyor, bir sonsuzluk kavramı sarıyor insanı? Düşler ve hayaller geliyor ardından? Bir anda gelmişiniz, geçmişiniz, yaşadıklarınız, yaşayamadıklarınız, umutlarınız, söyleyemedikleriniz, bir kitap kapağı, bir şarkıdan, bir enstrümandan gelen bir ses sizi artık rahat bırakmıyor. Hele gecelerin o sessiz, insan benliğini kuşatan o koyu siyah gri derinliği kelimeleri ardı ardına zihninize getiriyor ve yaz diyor. Artık duramıyorsunuz? hislerin yarattığı; güçlü, dayanılmaz baskı öylesine rahatsız ediyor ki çaresiz yazıyorsunuz. Arkası gelmiyor ve kelimelerle söyleşi başlıyor.
Hatıralardan silemediğimiz, kıyıda köşede biriktirdiklerimiz, ruhun bitmeyen hayal dürtüleri birer birer şiirin o sonsuzluk saltanatının hükümran gücü olarak ruhunuzu kimi zaman rüyalarınızda da yalnız bırakmıyor. Sık sık uyanıyorsunuz. Yakınmalar ve yakarışlarla vücut verdiğiniz kelimelerin sultanlık cazibesinin muhteşem salvoları ruhu yakıp kavuruyor. İniltiye, acıya ve zevke dönüşüyor bütün duygularınız ve şiirle bütünleşiyor büsbütün hayatınız.
Ben demişiz benlik olmuşuz,
Bildik demişiz bilmiş miyiz?
Bilmediklerimizi bilmeyiz?
Görmüşüz zahiri
Bir çift göz içinde
Hüküm vermişiz
Neyi neylemişiz
Kaybolup gitmişiz biz
Bir çift göz içinde
Biçare pervaneyiz
Beyhude döneriz;
Döndükçe yok olup gideriz?
Mağrur önünde mağduruz
Başımız üstünde;
Rahmettir bazen
Yağmur olur yağar,
Şiddeti ateştir bazen
Kavurur yakar,
Verilmiştir bir kere karar
Hükümranındır hüküm
Biçare pervaneyiz
Döner dururuz
Döndükçe yok olur gideriz
Bir çift göz içinde?
Orhan Çimen
Perdeler hiç kapanmasa
Tiyatro sahnesi kurulmuş sanki
Sessiz oynanıyor bütün oyunlar?
Anlattıklarını anlamıyorum
Iyi bir şey mi söylüyorsun?
Öyle kırılgan, alıngan oldu ki
Kalbim, şaşkın bakıyorum?
Bir peri uysallığı var üzerinde
Çok alışkın değilim sendeki bu yüze?
Yazdığın senaryonun kimler neresinde?
Ezberimde değil kalacak mıyım hep aynı yerde?
Korkuyorum her an değişecek gibi sahnede?
Kağıt kalem elinde, mühür gözlerin
Ferman oluyor, keskin kılıç sesin?
Acı ile yoğurulmuş kaderiyle
Aynı hayat içinde nasıl birleşti
Beyaz tenli kadın bizimle;
Çok yakışıyordu buğulu gözleriyle
Alkışların en güzel yerinde...
Çabuk kayboldu yine?
Dönüp bakıyor sana, bu kaçıncı yakarışı?
Belli ki kalmak istiyor sahnede?
Oyunu kendine göre yazmışsın nafile;
Kıpırtı yoksunu, aciz, korkak,
Büyülenmiş, gözleri dudaklarında
Çekingen adamın;
Bekliyor çıkacak her emirde,
Biliyorsun istesen yakacak sanki bütün bir dünyayı?
Galipsin, teksin saray Ece´si.
Üzerinde incili kaftan.
Şahinisin her adımında tüm sahnelerin?
Ezgiler, sahne ışıkları hayran bakıyorlar sana
Rolümü bıraktım dönüp duruyorum gururla etrafında