Şeyh Hâlid, Sivas-Yukarı Tekke´deki mütevazı ama bir o kadar da vakur kabrinde hayatını güzellikler ve onurla tamamlamanın hazzını yaşayan gönül sultanlarından birisidir. Asıl adı ?Mehmed Hâlid? olan bu zât, Sivas´ın yerli ailelerinden Kadıoğulları ailesine mensuptur. Babası Nakşî şeyhlerinden Ahmed Efendi´dir. Şeyh Hâlid, 1856´da Sivas merkezde yer alan Hacı Mehmed mahallesinde dünyaya gelmiştir. Küçük yaşlarda anne ve babasını peş peşe kaybeden Şeyh Hâlid, amcaları Said İbrahim ve Hafız Rahmi Efendilerin nezaretinde ağabeyi Ali Berekât Efendi´nin terbiyesinde 6-7 yaşlarına kadar gelmiştir. (V. Cem Aşkun, Sivas Şairleri, Sivas 1946, s.244; Şeyh Hâlid, Mektûbât, CÜİFK, Yazma Eserler No:003, s.28.) Hâlid Efendi, mahallesindeki Sıbyan Mektebi´nin ardından 1868´de Sivas Mektebe-i Rüştiyesi´nden mezun olmuştur.1873´te Sivas süvarisi dördüncü alayına bir dilekçe ile kayıt yaptırmış, bir yıllık askerlik sürecinin ardından Erzincan´ın Tercan kazasının Mama Hatun kasabasına gönderilmiştir. Burada da bir yıl kalan şeyh, Erzurum ve Kars´a gitmiş ve burada doksan üç harbi olarak bilinen Osmanlı-Rus savaşlarına katılmıştır. Van, Muş, Erzincan ve Erzurum gibi vilayetlerde de bulunan Hâlid Efendi, tezkere aldıktan sonra Sivas´a dönmüş ve evlenmiştir. (Şeyh Hâlid, Mektûbât, CÜİF Yazma eserler no: 003, s.29.)
1880´de Sivas İstinaf mahkemesinde maaşsız stajyer olarak memuriyet hayatına başlayan Hâlid Efendi, girdiği bir sınavı kazanarak 225 kuruş maaşla Gürün Bidayet mahkemesine ikinci kâtip olarak atanmış ve 1887 yılında Erbaa Bidayet mahkemesine atanıncaya kadar bu görevini sürdürmüştür. Mehmet Efendi, 1888´de Sivas merkez savcı yardımcılığı görevine nakledilmiş buradaki görevinden sonra sırasıyla Darende Bidayet mahkemesi hâkim yardımcılığı, Gürün Bidayet mahkemesi hâkim yardımcılığı ve Tonus ilçesi Bidayet mahkemesi başkâtipliği görevlerinde bulunmuştur. Hâlid Efendi Kuruçay´daki memuriyet görevinin akabinde emekliye ayrılmıştır.(1300 Sene-i Hicriyesine Mahsus Salname-i Vilayet-i Sivas, Sivas 1300, s.86; 1302 Sene-i Hicriyesine Mahsus Salname-i Vilayet-i Sivas, Sivas 1302, s.372; 1304 Sene-i Hicriyesine Mahsus Salname-i Vilayet-i Sivas, Sivas 1304, s.84; Fikri Karaman, Salname-i Vilayet-i Sivas (Sivas, Amasya, Tokat ve Karahisar-ı Şarkî), İstanbul 2001, s.128. 1325 Sene-i Hicriyesine Mahsus Salname-i Vilayet-i Sivas, Sivas 1325, s.58; Aşkun, Sivas Şairleri, s.244.)
Nakşî tarikatına bağlı, Üveysî meşrep birisi olan Şeyh Hâlid´in Mektûbât (Eser 67 sayfadır ve 27 mektuptan oluşmaktadır. Tek nüshası bulunan çalışma C. Ü. İlahiyat Fakültesi kütüphanesindedir. Şeyh Hâlid, Mektûbât, CÜİF Yazma eserler No: 003.), Hilâfetnâme (13 sayfalık mensur bir eserdir. Tek nüshası olan bu eser de C. Ü. İlahiyat Fakültesi kütüphanesindedir. 1925´te kaleme alınmıştır. Şeyh Hâlid, Hilâfetnâme, CÜİF Yazma Eserler No: 004.) ve Divan´ı olmak üzere üç eseri günümüze ulaşmıştır. Bereketli bir ömrün ardından Şeyh Hâlid, 27 Temmuz 1931 tarihinde vefat etmiş ve Yukarı Tekke şehir mezarlığında toprağa verilmiştir. (Âlim Yıldız, Şeyh Hâlid Divanı, Es-Form Ofset, Sivas 2004, s.13-23.)
Anlatılanlara göre birçok kimse Şeyh Hâlid´in sohbetlerinden istifade etmiştir. Sohbet halkasında devrin önde gelen ilim ve fikri adamları yer almıştır. Ak saçlı, sevimli ve nurânî yüzlü, temiz giyinen, asla sinirlenmeyen, herkese güzel muamelede bulunan bir zât olan Hâlid Efendi´yi Aşkun, ?İlahileriyle tanınan ve bilhassa bayanlardan çok müridi bulunan bir şairdir. Uzun boylu, uzunca saçlı ve ak benizli bir zattı. Hala müritleri manevi şahsiyetine karşı büyük bir saygı taşımaktadır? sözleri ile tanıtmıştır. (Aşkun, Sivas Şairleri, s.244-245. Yıldız, Şeyh Hâlid Divanı, s.23.)
Yukarı Tekke´deki kabrinde ziyaretçilerini bekleyen bu gönül sultanımızın şu dizleri ile sözlerimizi noktalayalım:
?Sohbaet-i agyâr verir uşşâka dâim inkıbâz
Hak kabul etmez eder her sözde bin biri itiraz
Suretâ ilm ü amelden dem vurur ârif olur
Bilmediler ki nedir bu ilm ü irfandan garaz
Sarf u nahv ü mantık u meânî ile âlimen
Mustakıl olmak değildir ilm ü irfandan garaz
Haşr olunca kimi tedris eyleyip fetva verin
Kendine gel eyle insaf bil ne irfandan garaz
Mani u muti hemen o bilmiş ol kim başka yok
Hubb-ı dünya ise şahım bu tekabürden garaz
Sen nesin geldin niye fikr eyleyip halin nedir
Bilmedin mi sen aceb ne halk-ı âlemden garaz
Hakk´ı halka halkı Hakk´a sevdirip Allah için
Oldu baş vermek bu yolda ilm ü irfandan garaz
Âlemi sana seni kendine hidmet etmeğe
Halk edip bildirdi hem ne küntü kenzenden garaz
Hâdim-i Hâlık iken hüddâma hidmet eyledin
Bu mudur ey Hâlidâ bu halk-ı Âdem´den garaz.?
(Yıldız, Şeyh Hâlid Divanı, s.157.)