Emperyalizmin siyaset mühendisleri Türkiye siyasetinin geleceğini bugünden şekillendirme telaşında! Merkezin hemen sağında Babacan, hemen solunda İmamoğlu, ırkçı partinin başında da Demirtaş olmasını istiyorlar. Hedef Erdoğan´dan kurtulmak...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta birleşmiş milletler toplantıları olmak üzere uluslararası birçok platformda "Dünya beşten büyüktür" diyor ya, insanlar bunu genellikle birleşmiş milletler sözleşmesinde veto hakkı olan beş süper ülke olarak anlıyor. Erdoğan´ın asıl kast ettiği o beş ülke değil, o beş ülke eliyle dünyayı sömüren beş ailedir. Dünya sermayesinin büyük bir bölümünü elinde bulunduran bu beş aile saltanatlarının baki kalması için dünyanın her yerinde her türlü operasyonu yaparlar. Özellikle de geri kalmış veya bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde siyaset mühendisliği ile ülkelerin başına kendi kuklalarını getirirler.
Son günlerde hareketlenen siyasi arayışları ve çıkışları da bu gözle görmek gerekir. Uzun süredir parti kuracakları konuşulan Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu artık takvim verdi ve sahneye çıktı. Bu isimler Türkiye´de yeni bir partiye ihtiyaç olduğu için değil, siyaset mühendisleri onları sahneye sürdüğü için parti kuruyorlar. Bir başka deyişle 2016 yılında MHP için ne planlandıysa bu günde AK Parti için aynı şeyler planlanıyor.
2016 yılında MHP´de kongre isteyen odakların sözcülüğünü yapan bugünün FETÖ tutuklusu Mümtazer Törnüke, "Recep Tayyip Erdoğan siyasetini bitirecek tek güç MHP" diyordu. Bugün ise Ali Bayramoğlu, "Babacan ve Davutoğlu aynı havuza akan farklı ısılardaki ama aynı kalitedeki sular gibidir. Önemli olan havuz dolduğu zaman orada oluşacak ısı dengesidir" diyor. Yani ikisi de CHP´nin başını çektiği millet ittifakının havuzuna oy getirecekler demek istiyor. 2016 yılında da bugün de tek hedef var, o da Recep Tayyip Erdoğan´ı iktidardan etmek. Bunu MHP ile yapamadılar şimdi AK Parti´yi bölerek yapmaya çalışıyorlar.
Erdoğan´ı iktidar koltuğundan indirerek batının çıkarları ile çatışmayan bir hükümet hedefleyen söz konusu küresel güçler Türk siyasetinin geleceğini de bugünden şekillendirmenin telaşında. Ortamın çok müsait olduğunu düşünüyorlar. Zira şu an siyasi partilerimizin başındaki liderler artık belli bir yaşın üstüne çıktı. Kılıçdaroğlu 72 yaşında, Bahçeli 70, Erdoğan 65 yaşını devirdi. Hiçbir dayatma olmasa dahi bu liderler beş bilemediniz on yıl sonra o koltuklarda olmayacak. Batının uşaklarının yapmaya çalıştığı bu süreyi erkene çekmek, erkene çekmeseler dahi o gün geldiğinde işi tesadüfe bırakmamak. Bir başka deyişle yeni liderlerin yerli ve milli değil, batı çıkarları ile çatışmayan isimler olması.
Planları şu; Türkiye siyasetindeki merkezin hemen sağında Ali Babacan ve ekibi, hemen solunda Ekrem İmamoğlu, ayrılıkçı partinin başında ise cezaevinde olan Selahattin Demirtaş olsun istiyorlar. Bu üç ismin ortak özelliği batı ile uyum içinde çalışma söyleminde olması.
Ekrem İmamoğlu İngiltere ve Almanya gezilerine çıkıyor. Her ne hikmetse son günlerin en çok konuşulan ismi gazeteci Rahmi Turan da o tarihlerde İngiltere´de ve gelir gelmez saraya giden CHP´li iddiasını ortaya atıyor. Yıpranan kim? Kılıçdaroğlu ve İnce. Kahraman kim? İmamoğlu. Alman Bankası aynı İmamoğlu´na 180 milyon Euro´luk bir kredi desteği sağlıyor hem de yüzde iki faizle. Ardından Alman dergisi haber yapıyor. ?Bu adama destek olmamız lazım bu gelecekte Cumhurbaşkanı olabilir? diye yazıyor. Yine aynı İmamoğlu İngiltere dönüşü ayağının tozu ile ?Kanal İstanbul´u yaptırmam? diye tutturuyor. Çünkü Kanal İstanbul İngilizlerin yüzyıl önce bizi mecbur bıraktığı boğazlar sözleşmesinden doğan batının çıkarını sona erdirecek de ondan...
Ali Babacan G20 için gelecek perspektifi oluşturacak raporun hazırlanmasında görevli 16 kişiden biri olarak seçiliyor. 16 kişinin 15´i teknokrat ve akademisyenlerden oluşuyor, tek siyasetçi Babacan. Raporun tamamlanmasından hemen sonra Babacan, Beştepe´ye çıkarak önce AK Parti´den istifa ediyor, ardından parti kuracağını açıklıyor. Ekonomik deha olarak pazarlanan Babacan ilk televizyon programında ekonomi adına tek bir şey söylüyor, ?Ben sıcak para bulurum.? Yani hedefte üretim yok. Batılılar üretecek, biz satın alacağız. Satın almak içinde yine batının sıcak parası ile borçlanacağız.
Son günlerdeki gelişmeleri bunları bilerek izlediğimizde taşlar yerine oturuyor. Bütün bu gelişmelere eğer tesadüf diye bakacaksak, yeni partilerde yeni liderlerde memlekete hayırlı olsun...