Değerli okuyucular;
Bu yazımızda sizler ile toplumumuzda işlenen suçlar bakımından değişen eğilimler ve suç tipleri üzerinde duracak ve buna ilişkin tespitlerimizi sizler ile paylaşacağız.
Geçmişten bugüne toplumumuzdaki sosyolojik seyir ve değişim benzer şekilde işlenen suçlar bakımından da kendisini göstermiştir.
Ülkemizde 1 Haziran 2005 tarihine kadar 765 sayılı ve 1926 tarihli Türk Ceza Kanunu hükümleri tatbik edilir iken, bu tarihten sonra ceza mevzuatlarında topyekun bir değişime gidilerek 5237 sayılı Türk Ceza Kanunumuz yürürlüğe girmiş ve uygulama alanı bulmuştur.
Her iki kanun döneminde de mesleki faaliyet yapmış bulunan bir kardeşiniz olarak gerek 765 sayılı önceki dönem yürürlükte olan Ceza Mevzuatlarımızın yürürlükte olduğu dönemde ve gerekse yeni dönem yaklaşık 14 yıldır yürürlükte bulunan 5237 sayılı Ceza mevzuatları ve amir hükümleri kapsamında suç tasnifi olarak yargılamalara konu birçok hususta tecrübelerimiz yer almıştır.
Sosyolojik anlamda toplumumuzda ciddi manada temel değerlerde bir kısım erozyonlar yaşanmış ve halen de yaşanmaktadır.
Etik ve ilkesel değerler ciddi manada yıpranmış ve yıpratılmış durumdadır.
Önceki dönemlerde toplumca uygun görülmeyen ve genel değerlere aykırı bulunarak hayretler ile karşılanan birçok olay maalesef ki günümüzde salt bir şaşırmaya dahi konu olmamaktadır.
Eski dönemlerde bir suç işlendiğinde keyfi hal ve hareketler yer almamakta, suça konun eylemlerde ağır haksız tahrik yada meşru müdafaa uygulanılabilir aşamalarda idi.
Özellikle çocuklara yönelik istismarlar günümüzdeki gibi olmayıp, suç vasıfları tipolojik kapsamlarda kalmakta idi.
Tipolojik teriminden kastımız genel kabul görebilecek ve insanlarımızın bütününde yaşanılabilecek vasıflardaki suçlar idi.
Örneğin, trafik kazaları, kasten yada taksirli eylemler ile yapılan yaralama veya ölüme sebebiyet isnadları, hakaret yada görev suçları gibi suç vasıfları ağırlıklı olarak yargılamalara konu olabilmekteydi.
Ancak, günümüzde toplumumuzda suç tiplerinde ciddi manada değişimler kendisini göstermiş ve hal iyice içinden çıkılmayan gerçekleri bizler ile karşı karşıya bırakmıştır.
Cinsel saldırı, çocuk istismarları, cinsel taciz, uyuşturucu imal ve satışına ilişkin suçlar, örgütlü suçlar günümüzün en fazla en sıkılıkla karşılaştığımız suç tipleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
- Bayramda gelenek ve göreneklerimize göre şeker ve harçlık toplamak isteyen çocuklarımız en adi ve en ağır şekilde cinsel saldırıya maruz kaldıktan sonra en aşağılık şekilde katledilmiş,
- Kadınlarımız birçok toplu ortamda cinsel taciz ve saldırılara maruz kalmış,
- Okulların önlerinde uyuşturucu satıcıları kol gezmiş, maalesef ki uyuşturucu son dönemin en sıklıkla karşılaşılan suç tipleri arasında yer almış,
- Örgütsel suçlarda artışlar olmuş, ülkemizin bölünmez bütünlüğüne yönelik saldırılar yapılmış, şükürler olsun ki milletimizin imanı ve azmi ile tüm bu saldırılar bertaraf edilmiştir.
Tüm bu örneklendirmelerimizden yola çıkılarak toplumumuzda suç tipleri de menfi doğrultuda değişim göstermekte ve gelinen noktada her 10 suçun artık en fazla 2 tanesi adi suçlar ( tehdit, hakaret, darp vb gibi ) kapsamı ile mahkemeler huzuruna gelmekte, kalan 8 suç ise cinsel suçlar, uyuşturucu madde ile ilgili suçlar ve örgütlü suçlar şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
Eski dönemlerde toplumda işlenilen suçlar bile mert idi. Şimdilerde ise değerlerde yaşanılan kayıpların etkisi olacak ki hep en ahlaksız, namert suçlara insanlarımız karışarak toplumsal sükunu hep derinden yaralar oldular.
- Küçücük savunmasız yavrular bir kısım insanlık dışı canilerin saldırılarına maruz kalarak hayatlarını kaybetti,
- Gençlik uyuşturucu ya da uyarıcı madde ile tanıştırılıp zehirlendi,
- Toplum aleyhine kamunun gücünü kırmaya çalışan ve baş kaldıran bir kısım örgütler türedi.
Devletimiz hep 18 yaşında güçlü ve dimdik ayaktadır.
15 Temmuzda destanlar yazarak vatana ve millete saldıranları çok kısa sürede etkisiz hale getiren aziz milletimiz tarihimizin her döneminde benzer başarılara imza atmıştır. 15 Temmuz kalkışmasını bertaraf eden devletimiz 45 gün sonrasında cephede Mehmetçiğimiz ile sınırda savaşa girmiştir. Bu dünyanın başkaca hiçbir ülkesinin, devletinin, milletinin başarabileceği bir şey değildir. Bu sadece Türk toplumuna mahsus bir gerçekliktir.
Bu vesile ile değişen ve en adi şekilde oluşan suç vasıfları belirli ve kendisini kaybetmiş bireylerce işlenmiş ve işlenme niyetinde olsa da devletimiz gerek önleyici ve gerekse adli tüm tedbirleri almayı başararak değişen bu olumsuzlukları da umut ediyoruz ki bertaraf etmeyi başaracaktır.