Hayat çok kısa her an değişim odaklı bir dünyada yaşıyoruz.
Her şeyi yaşama gibi bir olanağa sahip değiliz.
Ve düzene karşı dik durma adına tecrübe sahibi yaşlılarımız burada devreye giriyor.
Toplumun en büyük dinamiği, geçmişle gelecek arasında ki köprümüz yaşanmışı yaşayan insana tercüman olan yaşlılarımız.
Örfümüz âdetimiz bugünlere ulaşmamasının ve buhranların en büyük nedeni yaşlılarımla bağımızın koparılması.
Çözüm odaklı olan, sorun yaratan değil olmadan cevabının bilinirliği ile teminat sağlanan tecrübenin artık hayatımızda olmaması.
Z kuşağı denilen şımarık yetişen geleceğimiz mesela hazıra konmamın konforu ile hayat mücadelesin de geriler de kaldığı için, ruhlarında oluşan boşluğu, kimlik arayışı, kim olduğunu bilmemenin bunalımı rüzgarın önün de savrulan yaprak misali hedefe alınarak medya eliyle sahte kahramanlara özenerek kendilerine yer edinmeye çabalamaları ve intihara gidecek kadar acziyete maruz kalmaları, her türlü insani ilişkilerde dahi toplumumuzun en başta gelen sorunu olmuştur.
"50 Yaş Üstündeki herkesi öldürün"
Kralın Emridir. Tüm diyardaki 50 yaş üstündekiler toplanacak ve infaz edilecektir. Gençlerden biri, babasını samanlıkların altına özel yaptırdıkları sığınağa saklar.
Diyardaki tüm 50 Yaş üstündekiler toplatılır ve infaz edilir.
Kral uyanıktır. Bakar ki bir direniş olmamıştır, hatta babalarını kendi elleriyle teslim edenler bile olmuştur...
Aradan bir süre geçtikten sonra, padişah "kırk ile elli yaş arasındakileri deniz kenarına toplayın" der, toplarlar. Kral ; "size üç gün süre.
Üç gün sonra geleceğim bana kumdan tespih yapacaksınız eğer beceremezseniz hepinizin başı kesilecek" der.
Bir gün geçer kumdan tespih yapmak ne mümkün.
İkinci gün geçer hiç bir şey yapılamaz.
Üçüncü günün akşamı babasını sakladığını bile ölüm korkusundan unutan genç adam, koşar babasının yanına durumu anlatır...
Süre bitmiştir. Deniz kenarına toplanırlar Ortada tespihten eser yoktur.
Cellatlar hazırdır. Ahali korku içinde kimisi eşinin, kimisi babasının, kimisi abisinin, kimisi en yakınının infaz kaygısı içinde...
Kral Alana infaz emri için gelir.
"Verilen süre doldu görevi yerine getiremediniz" der ve tam cellatlara infaza başlayın diyecekken;
Babasını gizleyen adam, padişaha tüm ahalinin duyacağı ses tonuyla seslenir;
"Sayın Kralım biz bu görevi yerine getirir dik, lâkin bir sorun niye getirmedik" der.
Kral; olmayacak bir şeyin cevabı da olamayacağını bildiği için, alaycı bir edayla "neden" der.
Genç adam cevap verir. "Hünkarım biz çok düşündük kumdan tespih taneleri yapmak zor değil. Lakin bunun İmamesi nasıl olacak?
Kralımız ya beğenmez se...
Siz bu konuda tüm diyarın en iyisisiniz
İmameyi siz varken bizim yapmamız ne haddimize... Siz İmameyi yapın biz de taşları etrafına hemen diziverelim" der.
Kral çok zor durumda kalmıştır.
İnfaz emrini veremez mecburen "tamam sizleri afettim" demek zorunda kalır.
Döner kurmaylarına; "Ulan şerefsizler hani hepsi ölmüştü bunların?
Saklanan tecrübeli birini gözden kaçırmışsınız!" der.
Kalabalık aileden çekirdek aileye evrilmemiz, bugün yaşanan maddi manevi krizler de çözümsüzlük hafızamız olan tecrübelerden yaşlılarımızdan koparılmamız sebebiyle olmuyor mu?
Yaşlılarımızda bereket vardır ve biz dünya ahiret rızkımızı kendi ellerimizle sözde modern özde ise düzenimizi kimliğimizi kaybettirdik.
Aciz kaldık kabul edin ve büyük kaybettik.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?