USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

TEMBELİZ

30-06-2020

            Evet işsizimiz çok ama işi olduğu halde çalışmayananımız daha çok. İş arayanımız fazla ancak iş beğenmeyenimiz çok daha fazla. Bugün itibari ile Tarım ve İnşaat sektörü Suriyeli ve Afganlılara emanet, çünkü biz bu alanlarda çalışmak istemiyoruz. Biz hiç bir şekilde çalışmak istemiyoruz.

           İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü anlatıyor; "Bu millete vatan elden gidiyor gidip vatanı kurtaralım de, cepheye gidip canını vermekten imtina etmez. Ancak savaştan sonra savaş bitti şimdi sıra ülkeyi kalkındırmaya geldi, sana düşen gürevde şu kuyudan kova ile su çekmek de kılını kıpırdatmaz, sırt üstü yatar" der.

          İnönün tespitinin ne kadar gerçekçi olduğunu Kurtuluş savaşı sonrasındaki yaklaşık yüz yılda daha iyi anlıyoruz. Gerçekten de Tembel bir toplumuz. Her konuda karşımızdakini eleştiriyor, her şeyi onun iyi ve doğru yapmasını bekliyoruz. Her konuyu devletin çözmesinden yanayız, oysaki Devletin sen ben o olduğunu unutuyoruz. Sağlığı devlet çözsün, enerjiyi devlet çözsün, ekonomiyi, devlet çözsün, geçim sıkıntısını devlet çözsün. Elbette devlet çözsün ama biz ne yapacağız. İstiyoruz ki biz hiç birşey yapmayalım ama devlet hertürlü ihtiyacımızı karşılasın, cebimize yeteri kadarda para koysun. Yok böyle bir Dünya üretmeden tüketmek malesef....

          Geçtiğimiz günlerde işsizlik oranları ve işssiz sayısı açıklandı. İşsizlik oranı yüzde 14, işsiz sayısı ise 4.5 milyon... Bu işi olmayanların sayısı ve oranı , birde işi olduğu halde işsiz olanlar var. İşe girene kadar ne olsa yaparım, işe girdikten sonra nasıl kaytarırımın hesabını yapan ve mesaiden çalanlar, hiç işe gitmeyenler bu sayı emin olun işsiz sayısından daha fazla... Böyle olunca üretim nasıl olacak, gelişme nasıl sağlanacak, kalkınma ne mümükün... Bu durumun sebi sistem ve mevzuat değil Ahlak sorunu, helal haram sorunu ama günümüzde hak getire.. .

          Gelinen nokta itibari ile ülkemizdeki esas sorun işsizlik değil, iş beğenmemek ve çalışma isteksizliği... Ülkemiz Ekonomisinin iki temel taşına bakarsanız bunu açıkça görürsünüz. Tarım ve inşaat ekonomimizin iki önemli sektörü ama gelin görünki bu iki sektörde hiç kimse çalışmak istemiyor. 82 Milyonluk ülkemizin Köylerinde ve Beldelerinde yaşayan insan sayısı yaklaşık 6 milyon. Avrupadaki bir çok ülkeden daha fazla. Bu insanların verimli Anadolu toprakları ile iyi birleşmesi halende Türkiye Dünyayı besleyecek potansiyelde ama ne var ki artık gıda ithal eden bir ülke konumundayız. Nedenine gelince dediğim gibi köy ve Beledelerde yaşayan insanlar dahi Tarımda çalışmak istemiyor. Ülkenin Tarımı SURİYELİ MÜLTECİLERE EMANET. Tarlada, bağda, bahçede çalışanlara bakın neredeyse tamamı Suriyeli. Pandemi sürecinde gördük ki Rize´nin çayını dahi Gürcüler gelip topluyor ve fabrikaya teslim ediyor. Rizeliler İstanbuldan Rizeye dahi gelmeden parasını alıyor. Meralardaki sürülerin arkasında gezen çobanların yüzde 95´i Afganlı...

          İnşaat sektörü keza yine aynı kaderi  yaşıyor. İskelerin tepesindeki simalara bakarsanız ya Afganlı ya Suriyeli. Tekstil işinde birçok insana istihdam sağlayan bir arkadaşım diyor ki "Bu gün eğer Suriyeliler geri gitse fabrikaya kilit vururuz"...

          İşsizlik nutku atmak, hamaset yapmak en kolayı ama gerçekler malesef bunlarla örtülemeyecek kadar çıplak. Biz Tembeliz, Vasıfsısız, fırsatçıyız... Bunlardan vazgeçmediğimiz taktirde kalkınmada yok, refahda yok....

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?