Sivas yedi bin yıllık kadim bir şehir. Sivas’tan her bahsettiğimizde bu özelliğine vurgu yapma gereği duyuyoruz. Ne zaman öne çıkarmak için iki kelam etsek Selçuklu-ya başkentlik yapmasından, Osmanlının eyalet merkezi olmasından ve Cumhuriyetin temellerinin atılmasına vesile olmasından dem vuruyoruz. Böyle yapıyoruz çünkü 100. yılını kutlamaya hazırlandığımız cumhuriyet döneminde bir türlü kabuğunu kıramayan hak ettiği yere gelemeyen bir görüntü çiziyor. Ülkenin ikinci geniş topraklarına sahip olmasına rağmen tarımsal üretimi Tarım şehri sıfatını hak edecek kadar değil, Anadolu'nun tam ortasında olmasına rağmen sanayi şehri değil, köklü üniversitelerden birine sahip olmasına rağmen öğrenci şehri değil, o değil, bu değil, aslında hepsinden biraz bir şehir Sivas....
Son yıllarda bu kadim şehri yöneten kamu görevlilerimiz bu çeşitliliğe bir yenisi katarak Sivas’ı hak ettiği yere getirmenin çabası içinde. O da Turizm. İnsanoğlu ilk çağlardan itibaren gezmeyi dolaşmayı, yeni keşifler yapmayı çok seviyor. Günümüzde her yıl milyonlarca insan bir yerden bir yere sırf gezmek için gidiyor. Bu seyahatler milyarlarca dolar ekonomi oluşturuyor. Sivas bu ekonomiden pay alamayan bir şehir. Oysaki yedi bin yıllık bir tarih, yer yüzüne yayılmış yedi milyon nüfus, Ulaşım altyapısını tamamlamış bir şehrin bunun tam tersi olması gerekir. Buradan hareket eden yöneticilerimiz Vali Ayhan öncülüğünde Turizm değerlerini gün yüzüne çıkarmak için bir dizi projeyi hayata geçirdi.
Açık hava müzesi niteliğinde olan Kent meydanı Belediyenin 2007 Yılından itibaren yürütülen çalışmalar ile gelenlerin dikkatini çekmeye başlamıştı. Yine Belediye Tarihi kale projesini tamamlamak üzere. Medeniyetlere ev sahipliği yapan Sivas’ın tarihten günümüze bıraktığı mirası korumak ve gelecek kuşaklara aktarmak için Yeni müzeler hayata geçirildi. Sanayi mektebi ve Şehir müzesi bunların öncüsü oldu. El sanatları müzesi ve ozanlar müzesi tamamlanmak üzere, hedef 20 Müzeli bir kent olmak.
Hamidiye kültür parkı belki de Vali Salih Ayhan’ın adını ölümsüzleştirecek bir eser haline gelmiş. Abdulhamit Han’ın saraya at yetiştirmek için kurduğu haralar bölgesi Anadolu’nun en büyük ve en ihtişamlı kültür parkına dönüşmüş. 250 Bin metre karelik alanda yok yok. 1800 metre karesinde Dünyanın ilk ve tek savaş atları müzesi kurulmuş, Anı evleri, restoranlar, Butik otel, cirit ve atla terapi alanları, Gök bilimi eğitim merkezi, yöresel ürünlerin satışının yapılacağı 20 civarı iş yeri ve hepsinden önemlisi 150 bin metre kare yeşil alanda boy gösteren altı bin ağacın gölgesi ile muhteşem bir yaşam alanı oluşturulmuş. Bence gelip geçen herkesin görmek için mutlaka duracağı bir eser olmuş.
Yıldızdağı, kayak merkezine, ilçelerde tamamlanan alanlar eşlik edecek önümüzdeki yaz aylarından itibaren. Gürünün nazar boncuğu Gök Pınar gölünün çevre düzenlemesi ve peyzaj çalışmalarının ilk etabı tamamlandı. Aynı projenin benzeri önümüzdeki yıl itibari ile Hafik ve Tödürge gölleri içinde uygulanacak. Divriği Dünya’nın başka bir ülkesinde olsa başlı başına bir Turizm merkezi olurdu. Şimdi bizde aynısını yapmak üzereyiz. Dünyada eşi benzeri olmayan Ulu camii ve daru şifasının restorasyonu ağır aksak da olsa ilerliyor. Doğal güzelliğini göstermek için inşa edilen Seyir terası tamamlandı. Butik havaalanı ise 2022 de hayata geçmiş olacak,. Doktor balıkları ile ünlü Kangala Kalkım eşlik edecek.
Son yıllarda hayata geçen projelerden sadece bir kaçı olan bu eserler en azından iç Turizmde Sivas’ı bir adım öne geçirecek ümidi veriyor bana. Başlarken dedim ya yedi milyon insanımız var yeryüzünde, bu insanların bir bölümü her yıl sılayı rahim yapmak üzere de olsa Sivas’a gelse en az bir hafta bu eserleri gezerek vakit geçirebilir. Onların tavsiye edeceği yabancıların gelmesi ise çok da zor olmasa gerek diye düşünüyorum. Sonra sorası ise elbette yurt dışından turist çekmek. Asıl ekonomik katkıyı o sağlayacak.
Turist bugün değilse yarın gelir gelmesine de; Asıl mesele bu eserleri ortaya çıkarmak için canhıraş kamu görevlileri çalışırken Sivas’ın Turizminden asıl faydayı sağlayacakların bu olaya kör ve sağır olmasını aklım almıyor benim. Otel işletmecileri, Restoran sahipleri, hediyelik eşya satıcılarının Sivas’a Turist gelsin diye bir derdi yok gibi sanki....
Oysaki zaman tam tersi olma zamanı. Bu paydaşların bu projelere dört elle sarılması şart ve kamu gücünü de arkalarına alarak Dünya çapında bir piyar çalışması yapmaları lazım. Her yıl insanları Sivas’a getirecek bir etkinliğe bir festivale benzeri bir organizasyona imza atmaları lazım. Sivas’ta yaşayan, Sivas’tan ekmek parası kazanan bizlerin hayali ve çabası gelip geçici olan Kamu görevlilerinden daha büyük olmazsa yapılan bu eserler boşuna, bizi bize anlatmaktan öteye geçmez. Yarım ekmeğimizi bir birimizden çalmanın kimseye bir faydası yok. Şehrin ekonomik dinamiklerine Turizmi de eklemek zorundayız. Bu da ancak top yekûn taşın altına elini koymakla mümkün...