USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ÜÇ NESİL GAZETECİLİK

17-11-2024

 1 Mart 1982 benim Divriği Belediyesinde Muhasip unvanıyla memuriyete başladığım tarihtir. Bu günlerde çıkan Yeşil Divriği Gazetesi’nde, göreve başladığım yazılıdır. Gazete bizzat sahibi tarafından görev yerime getirilir. Gazetenin sahibi Mahmut BOZKURT abım bana sürpriz yapmıştır. Bu tarihlerde bir gazetede habere konu olmak önemlidir. Gazetenin siyah beyaz olduğunu söylemeye gerek yoktur. Zira o tarihlerde ilçe gazeteleri için,  renkli olarak çıkmak güzel bir hayaldir. Elimde tuttuğum ilk Yeşil Divriği Gazetesi görevlendirildiğimi bildiren bu gazetedir ve irtibatımız bu tarihe kadar güzel bir dostlukla devam etmektedir.

                12 Eylül darbesinin izinin bütün belirginliğiyle sürdüğü yıllarda gazetecilik dikkat ister. Zordur. Bu zorluklar içinde gazete büyük bir titizlikle çıkmaya devam eder. Kucaklayıcı bir içeriği vardır ve bu içerik bugüne kadar uzayıp gelir. Bu içeriğe Divriği’nin ihtiyacı vardır. Aşırılıktan uzak, uyum esaslı, objektif ve inandırıcı muhteva, takdire şayandır.

                Yazarlığa soyunduğum yıllarda çıkan kitaplarım, çıktığım konferanslar, şiirlerim gazetenin sayfalarında yer almaya başlar.

Daha sonraki yıllarda gazetenin yönetimi Hayber BOZKURT tarafından yürütülür. Siyasetle ve sendikayla da yakından ilgilenen Hayber Bey, çıtayı yükseltir. Divriği dışında gazetenin daha çok tanınması bu yıllara denk gelir. İstanbul’da, Ankara’da İzmir’de gittiğim dost mekânlarının masasında, okunduğu kırışıkları tarafından ispat edilen Yeşil Divriği gazetesi vardır. Mengücekoğulları gazeteye sahip çıkmıştır.

Kâinatın Başşehri (Divriği) kitabım, gazetenin demirbaş misafiridir. Başından sonuna okucuyla buluşur ve beklediğimden büyük bir ilgi görür.

Daha sonra, her yerde “Eş durumundan yazar oldu ama beni geçti” diye bahsettiğim eşim Fatma PEKŞEN de hikaye ve makaleleriyle gazeteyle tanışır. Yeşil Divriği bizim yuvamız olmuştur. Bir aile gibi hissederiz.

Bu yıllarda torun Murat BOZKURT ile daha çok muhatap oluruz. Artık gazete bilgisayar ortamında hazırlanmakta ve renkli çıkmaktadır. Katıldığımız bütün etkinlikler okuyucuya duyurulur.

Baba, oğul ve torun tarafından bugünlere gelinir. Her Divriği ziyaretimde mutlaka uğrarım belediyenin hemen yanındaki gazeteye. Dede gazeteci Mahmut Bozkurt artık yoktur ama oğul ve torun gazeteci mutlaka güler yüzle karşılarlar.

Gazetenin çıktığı günlerde Divriği Çarşısı’nın sokaklarında giyimi kuşamıyla tam bir beyefendi gazete dağıtır. Ücretsiz bırakır okuyucuya. Bu Baba gazeteci, Hayber beydir. Gazeteciliğin bir sevda işi olduğunu hatırlatır bu hizmetiyle. 

Her sohbetimizde gazeteciliğin geçmişini- geleceğini konuşuruz. Posta treninden tek atlı arabasıyla gazete de taşıyan Fahri KURUGÖLLÜ’yü anarız.

Ve üzülürüz artık Divriği dükkânlarında ulusal gazetelerin satılmamasına. İnternet,  yazılı basını mağlup etmiştir.  Cam ekran galibiyetin hazzını yaşarken kâğıtta, asırlarca boy gösteren yazılı medya bir derin hüznü hissetmektedir. Gazeteciliğin sırtı mindere gelmiştir. Üzücüdür tabii.  Kâğıt fiyatlarındaki fahiş artışlar ilçe gazetelerini mağdur etmiştir. Mahvetmiştir. Kitap dünyasında da benzer olumsuzluklar diz boyudur. Kargo fiyatlarıyla kitap fiyatları adeta yarış etmektedir. Daha üç beş yıl önceye kadar kendi imkânlarıyla kitap bastıran yazarlar, şimdi bunu akıllarından bile geçirememektedir. Yeşil Divriği’de artık yeşil rengi yoktur. Siyah beyaz gülümsemektedir yine de. Üç neslin nefesinin sindiği gazete fedakârlıkla çıkmaktadır. Biz hiç olmazsa yazılarımızla bu gazeteye destek olmayı sürdüreceğiz.

Yeşil Divriği Gazetesi’ne uzun ömürler dilerim. O var olsun ki, arada bir de olsa mürekkep kokusu duyayım. Kâğıt kokusu soluyayım. Şiirlerim, yazılarım okuyucuyla buluşacak imkânı kaybetmesin.  O hep var olsun. Nice yıllara.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?