Yıllardır halklar ülke yönetimlerini de seçtiklerinin temsili yolu ile kendisini buluyor. Sözünü onların diliyle söylüyor, fikrini onların eylemi ile hayata geçiriyor. Asırladır birçok rejimde meclisler hayatını devam ettiriyor. Biz ise 1923'ten beri Türkiye Büyük Millet Meclisine parlamenter seçiyoruz. Milletin vekili olarak Ankara’ya gönderiyoruz. Bizim gözümüzde milletvekili, eskiden beri devletteki en önemli muhatabımızdır. Milletvekili, parlamentoda ülkenin ihtiyaç duyduğu yasal düzenlemeleri hazırlaması gereken temsilcidir. Yasal olarak görevi kanun yapmak olsa da vatandaş her sorununu seçtiği vekilin çözmesini ister. Hükûmetlere bakarken onlara bakar. Onların her an yanında olmasını ister.
Bu nedenledir ki iktidar milletvekili olmak önemlidir. Her gittiği yerde ilgi görür, etrafı kalabalıktır. Herkes bir şeyler talep eder, yanında yakınında olmak ister. Bu durum iktidarda olan vekiller için avantaj gibi gözükse de dezavantajları da beraberinde getirir. Eğer ülkede işler yolundaysa iktidar partilerinin vekilleri göğsünü gere gere seçmenin karşısına geçer, aksi bir durumda ise işleri çok daha zordur. Muhalefet partisine mensup milletvekilliği aslında çok daha rahattır. Kimse sizden sorunların çözümünü beklemez, en fazla isteğini, talebini dile getirmesini ister. Muhalefette vekil olan insanlar, eğer derdi ülke ve millet değilse parlamento çalışmalarına katılıp rahatına bakabilir. Eğer iktidar olmak ve kendisini seçenlerin derdine derman olmak isterse çıkar ortaya, halkın içine karışır, iktidarı eleştirir, iktidarı halka şikâyet eder, alkış da alır. Eleştirileceği pek fazla bir şey yoktur.
Sivas olarak 2018 seçimlerinde Ankara’ya gönderdiğimiz beş milletvekilinden dört tanesi iktidar partilerine mensup, muhalefet milletvekili ise tek başına CHP amblemi altında seçtiğimiz Ulaş Karasu. Karasu'nun ilk dönem milletvekilliği ama o çekirdekten gelme bir siyasetçi. İl Başkanlığından vekilliğe geçen bir isim ve seçildiği günden itibaren de kalıcı olmaya kararlı bir duruş sergiliyor. Özellikle parti meclisine girdikten sonra bir başka gayretle çalışıyor. Eğer partisi başka bir ilde görevlendirmediyse her hafta sonu seçim bölgesi olan Sivas'a geliyor.
Geçtiğimiz hafta sonu ona mahalleleri gezerken rastladım. Önde partinin se-çimlerde kullandığı ses aracı, yanında il başkanı olmak üzere teşkilat mensupları. Araçtan partinin şarkıları çalıyor, sesi duyan vatandaş camlara, balkonlara çıkıyor. Vekil Karasu onlara selam veriyor, seslenen olursa kısa süreli sohbet ediyor. Bakkal, manav, fırın, kasap, market gibi iş yerlerine girerek sorunları dinliyor, talepleri alıyor. Şaka yollu takıldım kendisine, “hayırdır sayın vekilim, seçim kararı mı aldınız?” Dedim. "Seçim kararına gerek yok, ben hep sahadayım" diye karşılık verdi.
Gerçekten de Ulaş Karasu üç yıldır sahada. Her fırsatta Sivas'ı geziyor. Özellikle CHP'nin oy oranının, yüksek olduğu ilçelere, köylere gidiyor. Onların sofrasına oturuyor, düğününe cenazesine iştirak ediyor. Tarlasına girip sorunlarını kameralar karşısında dillendiriyor. Yetinmiyor, dinlediği sorunların tamamını meclis kürsüsünden iktidara iletiyor. Sorun çözülsün çözülmesin bunu gören seçmenin hoşuna gidiyor. Muhalefet milletvekili olarak o görevini yapmış oluyor. Halk da zaten fazlasını beklemiyor.
Ulaş Karasu her Sivas'a geldiğinde bunu bir adım öteye taşıdı. Önce Millet İttifakının içinde bulunan partilerin il, ilçe, kadın kolları başkanlarını topladı, onlarla yemek yedi, görüşlerini aldı. Birlikteliklerini perçinledi, sonrasında ise sokak sokak vatandaşın kapısını çaldı. O gittikten sonra sordum bir kaçına, herkes memnun gözüküyordu.
Ulaş Karasu'nun bu gayreti ve stratejisi CHP'ye yeni oylar getirir mi bunu şimdiden söylemek mümkün değil. Ancak şu bir gerçek ki üç yıl önce ona oy verenler bu halden memnun. CHP’den ve O’ndan vazgeçmeyecekleri kesin. İYİ parti, Saadet Partisi ve Demokrat parti seçmenleri ise onu gördüğünde heyecan duyuyor. Kendi partisinin vekili gibi karşılıyor. Ulaş Karasu kendi mahallesinde safları sıklaştırıyor.