Türk ordusu ve hükümeti Hatay´dan 80, Kıbrıs´tan 45 yıl sonra Ortadoğu´da ilk kez harita çiziyor, ama muhalefet başka frekansta...
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 24 Ekim sabahı Anadolu Ajansı´nın editör masasında soruları cevapladı. Çavuşoğlu o masada soruları cevaplarken son yılların siyasi tablosunu bir ressam inceliğinde gösteren çok çarpıcı bir cümle kurdu. Dedi ki; "Diplomaside anlatma problemimiz yok. Biz dünyanın her ülkesine, her insanına en ince ayrıntılara kadar her şeyi anlatıyoruz. Dışarıdaki herkes ile en güçlü bir şekilde mücadele ediyoruz ve başarıyoruz. Ancak şu içerisi yok mu? Biz onlara anlatmaktan yorulmadık onlarda anlamamaktan yorulmadı. Ne yaparsak yapalım ne anlatırsak anlatalım bizim muhalefet anlamak istemiyor."
Durum tam da Çavuşoğlu´nun dediği gibi. Devletimiz son yıllarda dünyanın gündemini belirliyor. Tek süper güç denen ABD´nin derin devletini, statükonun temsilcilerini ayağına getirip istediği şartları kabul ettiriyor. Son yıllarda diplomasi süper gücü olan Rusya Türkiye´yi anlıyor ve şartlarını kabul ediyor. Girersek Suriye bataklığından çıkamayız iddialarına karşın ordumuz 8 günde Fırat´ın doğusunu 20 mil derinliğe indiriyor. Bağıran çağıran AB bizim istediğimiz seviyeye geliyor. Binlerce teröristi besleyen Almanya bile Türkiye´nin güvenli bölge projesine maddi katkı sağlayacağını açıklıyor. Dünya medyası Türkiye´nin Cumhurbaşkanı´nı ve ordusunu muzaffer ilan ediyor. Türk ordusu ve diplomasisi Hatay´dan 80, Kıbrıs´tan 45 yıl sonra Ortadoğu´da yeniden harita çiziyor ama gel gör ki, Erdoğan düşmanlığı muhalefetteki siyasetçileri kör ve sağır etmiş. Yapılan hiçbir iyi şeyde laf anlatamıyorsunuz?
Ana muhalefet partisinin lideri Soçi görüşmelerinin yapıldığı gün grup konuşmasında tiryakilerin duygularına oynuyor. Sigara yasaklarını eleştirerek Cumhurbaşkanına hitaben ?Sana ne kardeşim benim sigara içmemden? Sigara harammış, haram falan değil, isteyen sigara içsin? diyor. ABD ile yapılan 13 maddelik anlaşmayı kandırmaca olarak yorumluyor. ?Çare Esad ile görüşmek. Türkiye, Suriye´ye girmemeliydi. YPG terör örgütü değil? sözleri ile tiryakilerden sonra PKK yanlısı Kürt´lerin oyunu korumaya çabalıyor. İyi Parti Genel Başkanı Akşener harekata destek verse Erdoğan´ın güçleneceğinden korkuyor, vermese tabanın tepkisinden. İki arada bir derede olmanın sıkışmışlığı ile bir gün başka bir gün başka konuşuyor. HDP desen zaten terör örgütünün siyasi sözcüsü?
Bu laf anlamamazlık sadece aktif siyaset yapanlarda olsa yine iyi. CHP ve HDP zihniyetini taşıyan sivil toplum örgütlerinde ve medya mensuplarında da hakim. AK Parti´ye muhalefet olmayı öyle abartılar ki, artık ülkelerine muhalefet eder hale geldiler. Geçtiğimiz hafta ana akım medya kuruluşlarının televizyonlarında yapılan tartışma programlarında kelimenin tam anlamı ile bir rezalet yaşandı. Son 15 yıldır belli bir seviye tutturulmuştu. Karşıt görüşler demokratik bir nezaketle tartışabiliyordu. Gördük ki, söz konusu zihniyetin demokratlığı ülkesi uluslararası arenada başarılı olana kadarmış.
Geçtiğimiz hafta Barış Yarkadaş, Mete Yarar ve Şamil Tayyar´ı, Aytuğ Atıcı, Orhan Mirioğlu´nu, Bülent Tezcan, Resul Tosun´u, Ali Haydar Fırat, Metin Özkan´ı, Erdal Aksünger, Doğu Perinçek´i, Necdet Saraç, Zafer Şahin´i çileden çıkardı. Ülkelerinin ve devletlerinin aleyhinde söylenen sözlere daha fazla tahammül edemediler. Duayen gazeteci Hıncal Uluç Fox enkırmenleri Fatih Portakal ve İsmail Küçükkaya´nın Resulayn´daki, ?Türk Bayrağı görüntüsünü yayınlamıyoruz? demesine sütunlarından isyan ederek, ?Çizdim, izlenme listemden çıkardım, değmezsiniz? diye yazdı.
Tüm bu olup bitenleri izleyen bizler ne yapalım? Her şey bizim ve dünyanın gözü önünde oluyor. Ülkemin ordusu verilen emri en az kayıp verecek şekilde en hızlı bir biçimde yerine getiriyor. Cumhurbaşkanı kararlı tutumu sayesinde dünyanın iki süper gücünü daha önce hiç bir ülkenin yapamadığı şekilde masaya oturtuyor ve istediğini alıyor. Tam göğsümüz kabarıyor, ülkemizle ve ülkemizi yönetenlerle gurur duyacakken, birileri çıkıp zihnimizi karıştırıyor. Ülkenin ne kadar kazanımı varsa siyasi hırslar uğruna tersini söylüyor, hem de bunu gözümüzün içine baka baka yapıyor.
Yapmayın! Ülkenize ve milletinize bunu yapmayın. İçerde istediğiniz şekilde siyaset yaparsınız. Seçim sath-ı mailinde Erdoğan´ı en acımasız şekilde eleştirir, meydanlarda bize şikayet edersiniz. Ama ülkenizin altını oymayın. PKK´nın İsrail´in, Esad´ın ağzından konuşmayın. Korkmayın, Barış Pınarı Harekatı´nı desteklemekle Erdoğan´ı desteklemiş olmazsınız. Ordunuzun, istihbaratınızın, diplomatlarınızın masada kazandıkları ile gurur duyarken AK Parti´yi tutuyor olmazsınız.
İstediğiniz kadar AK Parti´nin karşısında olun, ama ne olur ülkenizin yanında olun, devletinizin yanında olun!