Değerli okuyucular;
1 Ekim 2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi´nin tatil sonrası faaliyete başlaması üzerine Mahalli İdareler Seçimleri yeniden gündemdeki sıcaklığını almaya başlamıştır. Öncelikle mevcut tarihimizden geriye doğru bir değerlendirme yaptığımızda; gündeme hızlı ve etkin bir şekilde düşen, 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan halkoylaması sonucunda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişin ( Yeni Yönetim Modeli ) halkoylamasında kabulü sürecini belirtmek elzem olacaktır.
2709 sayılı Anayasamızda yapılan ve halkoylaması ile kabul gören hükümet sistemi değişikliği yasal düzenlemesine göre, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yönetim modelinin yürürlüğü 3 Kasım 2019 tarihi idi.
O dönem halkoylaması geçtiğinde ve Anayasa değişikliği kabul gördüğünde de birçok platformda belirtmiş idim. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ( Yönetim Modeli Değişikliği ) kabul edildiğinde yürürlüğü en kısa zamanda olmalı idi. Zira, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kabul edildiğinde hala Parlamenter Sistem Başbakanlık Makamı ile devam etmekte ve bu durum karışıklığa sebebiyet vermekte idi. Esasen öncelikle Mahalli İdareler Seçimlerinin erkene alınması vatandaşımız ve kamuoyu tarafından beklenmekte iken, kanaatimce de doğru bir şekilde 24 Haziran 2018 de hem Cumhurbaşkanlığı hem de Milletvekilliği Genel Seçimleri yapılarak yeni yönetim sistemine uygun olarak Mahalli İdareler Seçimlerinin de şekillendirilmesi sağlanmış oldu.
Bu şekli ile Cumhurbaşkanlığı Seçimi ile Milletvekilliği Genel Seçimlerinin öne alınarak yerel seçimlerden önce yapılması merkezi hükümet isteminin kurulup, merkezi idarenin güçlü ve etkin kılınıp, sonrasında yerel idarelerin seçilmesi yönündeki kararlılık ve irade, yapılan hamle, atılan adım oldukça doğru bir adım olmuştur. Aksi durum yani yerel seçimlerin önce yapılması merkezi hükümet açısından, yeni hükümet yönetim modelinin sağlıklı ve etkin kılınması ve uygulanması açısından Başbakanlık Makamının da yürütülüp sistemsel karmaşaya sebebiyet vermesi yönünde ayrı bir tezatlık oluşturacak idi.
Yerel Seçimlerin dününden bugün gelinen noktaya kadar işlemiş sürece ilişkin kanaatim bu doğrultuda olup, alınan kararlar noktasında doğru bir irade konulmuş olmasında müspet yönde fikir beyan eden tüm yetkililerimizi tebrik ederim.
Yazımın bu bölümünde ise, artık gündemin belki de vazgeçilmezleri arasında yer alan yerel seçimler sürecini Yüksek Seçim Kurulu´na kesin aday listeleri sunulup, adayların açıklanmasına kadar toplum olarak konuşacağımız aşikardır.
Öncelikle yerel yönetimlerde hizmet alan bir vatandaş olarak önümüzdeki yerel seçim süreçlerinin etkin, verimli, liyakat ve ehliyete dikkat edilerek ( ki Sayın Cumhurbaşkanımız bu hususta net bir tavır ortaya koyarak açıkça vurgulamıştır) seçilen yöneticilerden oluşturulması temennisindeyim. Kamusal hizmetlerin gerçek manada ve gereği gibi layıkı ile ifasında hemfikir olan tüm vatandaşlarımızın da aynı hassasiyet ile düşündüğü, istemleri olduğu görüş ve kanaatindeyim.
Teknik olarak yasal süreçler mantıklı bir şekilde ilerlemektedir. Geçmiş yazılarımda ittifak yasal zeminine ilişkin birçok beyan ve açıklamada bulunmuş idim. İttifak yasal zemininin yerel seçimlerde nasıl uygulanacağı hususunda henüz bir netlik bulunmadığı görülmektedir. Bu hususta ilk açıklama Milliyetçi Hareket Partisi cephesinden yapılmış, Cumhur İttifakının devam ettiği, İstanbul dışında heryerde aday çıkarılacağı belirtilmiş, şu aşamada gelinen nokta ve yapılan açıklamalar ittifakın İstanbul dışında çok da belirgin bir şekilde uygulanamayacağı yönünde bir fikrin olduğunu göz önüne sermiş olabilir. Belki bu husus ön bir açıklama olarak İstanbul üzerinde netlik kazanan karşılıklı anlaşma üzerine belirtilmiş olabilir. Ancak, yerel seçimlerdeki ittifak yasal zemininde buluşma hususu kanaatimce biraz daha zamana yayılarak değerlendirilebilir. 102 Belediye üzerinde atanan kayyum ile idare edilmesi durumu, diğer siyasi partiler cephesinde yapılması muhtemel ittifaklar topyekün değerlendirilmeli ve başarı sağlayacak bir ittifak yasal zemini yerel seçimler için de uygulanmalıdır. Cumhur İttifakının dışında diğer siyasi partilerin yapabileceği ittifaklar, bunların neler getirip neler götürebileceği kanaatimce oldukça geniş bir detayda ve ilerleyen süreçlere göre değerlendirilmelidir.
Tabi bir başka bakış açısı da; siyasi partilerin genel merkezlerinin aday belirleme hususunda hızlı hareket edip, belki bu ay sonuna kadar adaylarını büyük bir oranda netleştirmek istemelerinden kaynaklanabilir. 24 Haziran 2018 erken seçim süreci yaşanması partileri bu durumda biraz daha erken davranmaya götürebilir. Belki de Ankara kulislerinde Yerel Seçimlerin de erkene alınabileceği bir ihtimal olarak değerlendirilir ise bu kez partilerin aday listelerini hazır tutmaları hepsinden elzem bir durum olarak değerlendirilebilir. Sonuçta mevcut durum bir yerel seçim olup, Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı, Büyükşehir Belediye Meclisi, Şehir Belediye Başkanlıkları adaylıkları, Şehir Belediye Meclis Üyelikleri ve İl Genel Meclisi, İlçe, Belde Belediye Başkanlıkları ve Meclislerinin adaylıkları açısından listelerin hazırlanması liyakat, ehliyet sahibi tespitler ve sayısal olarak liste çokluğu aday isimlerinin belirlenmesi konusunda ciddi bir yük olarak partilerin tümünün karşısına çıkmaktadır.
Önceki birkaç yazımda da belirtmiş idim. Bu Yerel Seçimler ülkemizin ve şehirlerimizin geleceği açısından ciddi bir ehemmiyet arz etmektedir.
Bu şekli ile aklın yolu bir olduğu üzere; Başta Sayın Cumhurbaşkanımızın belirttiği gibi, bireylerin değil, hizmetin, liyakatin ve ehliyetin etkin kılındığı vatandaşlarımızın görev almak üzere aday olarak yer alması, seçimler akabinde vatandaşımızın teveccühüne mazhar olduktan sonra görev başladığı ilk andan itibaren ise;
Tevazu ile hareket edip,
Hizmet bilinci esaslı yönetim sergilemiş,
Güncel ve etkin projeler üretmiş, geriye dönüldüğünde kamu kaynaklarını etkin ve verimli kullanmış, israftan uzak kalmış, vatandaşlarımızın gönüllerini kazanmış yönetim anlayışları ve yöneticiler görmek hepimizin bu dönemdeki en yüce arzusu, en büyük beklentisi haline gelmiştir.