Yemin; dinî bir kavram olarak, bir kimsenin, Allah´ın adını anarak sözünü kuvvetlendirmesi demektir. ? Vallahi, billahi, tallahi, Allah şahit, Allah hakkı için, Allah adına yemin ederim v.s.? gibi ifadeler bu tür sözlerdir. Yeminin üç türü vardır:
-Yanlışlıkla, boş bulunarak, bir kasıt bulunmaksızın, günlük hayatta dil alışkanlığı sebebiyle söz sırasında ?Vallahi? şeklinde söylenen sözlerle yapılan yeminler. Bunlar için herhangi bir kefaret gerekmez.
-Kişinin, gelecekte bir şeyi yapacağına veya yapmayacağına dair ettiği yemin?Bu yeminin yerine getirilmesi, yemine uyulması gerekir. Yeminin bozulması halinde kefaret gerekir.
-Bile bile, yalan yere edilen yemin. Bu tür yemin büyük bir vebaldir; bu tür yeminler kefaretle temizlenemez.Tövbe ve istihfâr gerekir.
Mevlâna, sohbetlerinde devamlı surette: ?Canım bedenimde oldukça Kur´an´ın bendesiyim; seçilmiş Muhammed´in yolunun toprağıyım. Birisi, sözlerimden bundan başka bir söz naklederse, o nakledenden de uzağım, o sözden de uzağım. Bir pergel gibiyiz: Bir ayağımız şeri´at´te ( ayet, hadis, icmâi ümmet ve kıyâs-ı fukaha üzerine kurulmuş olan din kaidelerinde) sağlamca durur, öteki ayağımız yetmiş iki milleti dolaşır.? Diye söylerdi.
Mevlâna, hasımları tarafından kendisine söylenen uygunsuz sözlere hiç acı cevap vermez, yumuşaklıkla mukabelede bulunurdu. Bir keresinde Mevlâna´ya husumet besleyen Konyalı Sırâcettin´e, Mevlâna´nın, ?Ben yetmiş iki milletle beraberim? dediğini söylerler. Serâcettin de, husumetinden dolayı, Mevlâna´yı huzursuz etmek ve halkın gözünden düşürmek için yakınlarından olan bir alimi O´na gönderir. O alim, Serâcettin´in talimatı üzerine, büyük bir kalabalık içinde, Mevlana´yı küçük düşürmek, mahcup etmek, gözden düşürmek ve ?yetmiş iki milletle beraberim? sözünü söylediğini kabul ederse edep dışı sözlerle incitmek için O´nun huzuruna gelir ve bu sözü söyleyip söylemediğini sorar. O da söylediğini belirtince, hakarete varan edep dışı sözler eder.
Mevlâna tebessüm ederek, sözünün bitip bitmediğini sorar. Adam ?Evet!? deyince. ? Senin bütün bu söylediklerine rağmen, seninle de beraberim!? der. (Cevdet Kılıç,Bilgelik Hikayeleri, s. 115)