Bu yazımızda 2019 yılı itibariyle yürürlüğe giren ve birçok farklı alanda yaşanılan sıkıntıları ortadan kaldıracak yasal düzenlemeleri paylaşacağım.
ABONELİK SÖZLEŞMELERİNDEN KAYNAKLI PARA ALACAKLARINA İLİŞKİN YAPILAN DÜZENLEME;
- Bu kanun ile yapılan değişiklik, abonelik sözleşmeleri ile tüketiciye sunulan, bedeli faturaya yansıtılan mal veya hizmetten kaynaklı avukat vasıtası ile takip edilen parasal alacaklara ilişkin icra takiplerini kapsamaktadır.
- Abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan para alacaklarına ilişkin takipler öncelikle Ulusal Yargı Ağı Portalı ( UYAP ) bünyesinde oluşturulacak olan MERKEZİ TAKİP SİSTEMİ üzerinden yapılacak.
- Oluşturulan merkezi takip sistemi ile alacaklı avukatı icra takibini başlatmak üzere Merkezi Takip Sisteminde yer alan takip talebini doldurup, takibi elektronik ortamda başlatacak ve takip buradan yürütülecektir.
- Takip talebi sonrasında ödeme emri düzenlenecek.
- Merkezi Takip Numarası alan ödeme emri sistem üzerinden PTT ye iletilecek, PTT bu bilgileri borçluya tebliğ edecek. Borç, takip, harç ve masrafı ile birlikte borçluya tebliğ edildiğinde borçlu tarafından belirtilen hesap numarasına ödendiğinde takip sona ermiş olacaktır.
- Takiplerde merkezi takip sistemi harcı alınacak ayrıca icraya başvuru harcı ile tahsil harcı alınmayacaktır.
- Borçlu ilgili borca itiraz etmek isterse herhangi bir icra dairesine başvurarak ödeme emrine itiraz edebilecektir. Aynı zamanda merkezi takip sistemi üzerinden güvenli elektronik imza kullanılarak da itiraz yapılabilecektir.
- Ödeme emrine itiraz edilmemesi veya itirazın hükümden düşürülmesine rağmen borçlu tarafından borcun ödenmemesi halinde, alacaklının talebi üzerine icraya devam olunacak ve haciz aşamasına geçilecektir.
- Abonelik sözleşmesine ilişkin iş bu hükümler 01 Haziran 2019 tarihinde yürürlüğe girecek olup, abonelik sözleşmesinden kaynaklanan para alacaklarının takibine ilişkin hükümler, düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihte derdest olan ( derdest; daha önceden 2004 sayılı İcra İflas Kanunu hükümlerine göre açılmış halen devam etmekte olan manasındadır) takipler hakkında uygulanmayacaktır.
TİCARİ ALACAK DAVALARINDA
ARABULUCULUK BAŞVURU ŞARTI;
- Ticari davalardan burada maksat, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerini kapsamaktadır. Bu davalar açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı olarak yer almakta ve eğer, bu davalar açılmadan önce arabulucuya başvuru şartı yerine getirilmedi ise bu kez mahkemece herhangi bir inceleme yada işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebi ile reddine karar verilecektir.
- Arabulucu yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren 6 hafta içerisinde sonuçlandıracak, ancak zorunlu hallerde bu süre arabulucu tarafından en fazla 2 hafta uzatılabilecektir.
- Arabulucuda anlaşmaya varılamamasını içeren tutanak dava dilekçesine ek olarak sunulmak zorundadır.
KONKORDATOYA
İLİŞKİN SON DEĞİŞİKLİK;
Konkordatoya ilişkin 15 Mart 2018 tarihinde yürürlüğe giren düzenlemelerde son olarak yeni bir değişiklik daha yapılarak;
- Kanunla borçlunun konkordato talebine ekleyeceği belgelere yönelik değişiklikler yapılmakta ve eklenecek belgeler arasındaki finansal analiz raporu, güvence veren denetim raporu olarak yer alıyor.
- Kamu gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından Türkiye Denetim Standartlarına göre yapılacak denetim kapsamında hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşeceği hususunda makul güvence veren denetim raporu ile dayanakları, konkordato başvurusu sırasında mahkemeye sunulacaktır.
Yapılan düzenlemeler içerisinde belki de en önemlisi abonelik sözleşmeleri ile tüketiciye sunulan, bedeli faturaya yansıtılan mal veya hizmetten kaynaklı alacak takip sisteminde yaşanılan sıkıntıların giderilmesi hususu olmuştur. Zira, bu husus her bir bireyi doğrudan ilgilendirmekte olup, ödenmeyen yada ödenemeyen fatura bedellerine ayrıca yansıtılan icra takip ve diğer giderler alacak rakamını ciddi manada vatandaşımızı mağdur edecek yüksek seviyelere çekmekte idi. Bu düzenleme oldukça yerinde ve mağduriyetleri giderecek bir düzenleme olarak gözlemlenmektedir.
Diğer iki temel değişiklik konkordato ve ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk hususları hususunda ise;
Arabuluculuk hususunda daha önceki aşamalarda eleştirel bakış açımı bildiren yazılarımı sunmuş idim. Arabuluculuk hakem sıfatı ile yetkilendirilmiş bir donanıma sahip olmayıp, bu sebepler ile sadece ihtilafın taraflarını huzura davet edip evrak üzerinde anlaşma sağlama yada anlaşamama tutanaklarını ortaya koyan bir seyirde olup, mevcut şekli ile arabuluculuk bir fayda sağlamaz iken, bunun ticari uyuşmazlıklarda uygulanmasının da bu hali ile pratikte bir fayda sağlamayacağı aşikardır. Bu sebepler ile tüm hukukçulara bu hususta yetki tanınarak belli bir hukukçu zümresi eli ile değil, tüm hukukçular eli ile ve yine hakem sıfatı/ hakem donanımı sağlanarak ihtilafların halli cihetine gidilmelidir.
Konkordatoya ilişkin hususlarda ise mevcut seyirde kolay başvurulmasının önüne geçilmesi ve hakkın kötüye kullanımı teşkil etmemesi açısından titizlikle değerlendirme yapılması gerekli ve elzemdir.
Yapılan düzenlemelerin belirttiğim tüm bu hassasiyetler çerçevesinde hayırlar getirmesini temenni ederim?