Yemen Kralı Tubba, Peygamber Efendimiz (s.a.s.) dünyaya gelmeden 800 yıl önce yaşamış bir kişidir. Bu Kralın oğlu, Yesrip’ liler (Medine’ liler) tarafından öldürülmesi üzerine, yakıp yıkmak için ordusunu Yesrip üzerine sevketmişti. Bunu duyan Yahudi âlimlerden bir grup gelerek, “Yesrip’e zarar vermemesini, Yesrip’in korunmuş bir şehir olduğunu, âhir zaman Nebisinin oraya yerleşeceğini” söyleyerek Tubba’yı uyardılar. Tubba bu ikazdan çok etkilendi ve şehri yakıp yıkmaktan vaz geçti. Ayrıca Yahudilerin bahsettiği âhir zaman Nebisine hitaben bir mektup yazıp, nesiller boyunca elden ele son Peygamber’e ulaştırmalarını vasiyet ederek torunlarına teslim etti. Tubba’nın mektubu, en son torunlarından Ebu Eyyub el Ensârî’ nin ağabeyi Ebu Leyl’de bulunuyordu. Peygamber Efendimiz; Medine’ye hicret edince, devesi Kusva’nın çöktüğü arsanın en yakınında bulunan Ebu Eyyub el Ensârî’nin evine misafir oldu; eve girdiğinde henüz Müslüman olmamış Ebu Leyl’e ismiyle hitap ederek selam verdi ve: “Sende benim bir emanetim var, onu bana ver ” diyerek mektubu istedi.Ebu Leyl, hiç kimsenin bilmediği mektuptan Resulullah Efendimizin haberdar olmasından hayrete düşerek mektubu verdi. Mektupta şöyle yazılı idi: “ Melik Tubba’dan Allah’ın Resulü Ahmed’e…Ben sana ve her şeyin Rabbi olan Allah’a ve Rabbinden sana gelenlerin cümlesine ve İslam’a ait ne varsa cümlesine iman ettim ve bunu ikrar ettim.Eğer sana yetişirsem ne güzel ve ne alâ, yetişemezsem kıyamet gününde bana şefaat et ve beni unutma. Ben evvelkilerden biri olarak, sana, sen gelmeden ve Allah seni göndermeden önce iman etmiş bulunuyorum.Ben senin ve Hz. İbrahim’in dini üzereyim !” Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.s.), mektubu okuyunca: “Tubba mümindir, selam sana ey kardeş !” dediği rivayet edilir. (Bahattin Akyön, a.g.e. s. 399-400)