İnsanoğlu olarak çok çabuk unutuyoruz. Öyle ki; bir mevki ve makama gelmek için söylenen siyasi sözler ve vaadleri çoğumuz hatırlamıyoruz.
Gerek bireysel, gerekse toplumsal olarak daha müreffeh, daha ekonomik şartlarda yaşayacağımızı ve enflasyonun düşerek her şeyin daha güzel olacağını iddia eden siyasilerimiz, şimdilerde de daha başka güzel sözler arayışı içerisindeler.
Asgari ücret görüşmelerinin yapılacağı ve karar verileceği Aralık ayına girdiğimiz şu günlerde yeniden değerleme oranının bile yüzde 40'ların üzerinde olması hepimizi daha zor günlerin beklediğini ispatlar gibi.
Yatalım kalkalım, hop altı ayı geçirdiğimizi düşünelim diyerek gözlerindeki ışıltıyı ön plana çıkaranlar, yabancı mevduata ve altına değil kendi paramıza yatırım yapmamızı önerenler, şimdilerde niye piyasalarda görünmüyor?
Çünkü her geçen gün, bir önceki günü, bir hafta önceki haftayı, bir ay önceki ayı, bir yıl ise önceki yılları aramamıza yol açtı, açıyor.
Nereden tutsak, nereden başlasak hep önümüze ekonominin iyi olmadığı, iyiye gitmediğini kaydeden iş insanları, 2025'in 2024'ten de kötü olacağını dillendirir hale geldi.
Bırakın yatırım yapmayı, küçülmeyi ve 2025'i kendi dinamikleri ile götürmeyi tercih eden birçok sanayici, birçok iş insanın bu tavrı, küçük esnafı ve özellikle de maaşlarıyla ailesini geçindirmeye çalışan mavi, hatta beyaz yakalı çalışanları da derinden düşündürüyor.
Emeklilerimizin durumu, maaşı olmadan yaşlılık aylığı alarak veya konu komşunun yardımlarıyla ayakta durmaya çalışan insanlarımız ile dar gelirli vatandaşlarımızın hali ise içler acısı.
Bir gazeteci olarak bunları yazıyor ve kamuoyu ile paylaşıyor olmak bile, beni biz basın-yayın temsilcilerinin de gelirlerinin azalacağını düşünmeme sevk ediyor.
İnşallah yazdığım ve düşündüğüm gibi olmaz ve gelecek günlerimiz bu günler daha iyi olur.
Bize de bu güzel günleri yazmak ve haber yapmak nasip olur.
Bir yazımın da sonuna gelirken; siz değerli okurlarıma sağlıklı ve mutlu günler dileyerek Allah'a emanet ediyorum.