Dünyanın dört bir yanında Müslümanlar kan ağlıyor. Kudüs, Arakan, Filistin, Doğu Türkistan, başucumuz Irak, Suriye ve diğer zulüm gören Müslüman ülkeler. Tabi bu ülkelerde hedefine ulaşan zulüm odaklarının en büyük hayali ve hedefinin Türkiye olduğu, aklı başında her gözlemci tarafından bilinen bir gerçek. Bu hedefe ulaşmak için en yakında yapılan girişimler 15 Temmuz darbe girişimi ve Türkiye´ye uygulanan ekonomik saldırılar bunların örneği. Devletimizin dirayetli yönetimi sayesinde Hamdolsun ki bu girişimler bertaraf edildi. Bunun kıymetini iyi bilmek gerekli. Tüm dünyadaki Müslüman ülkelerinde zulüm kol gezerken, ülkemizin refahı çok büyük bir nimet. Ülkenin bulunduğu sıkıntılar elbette var. Ama dünya Müslümanlarına baktığımızda ülkemizin sıkıntılarına şükretmek gerekiyor.
Müslüman olarak görevimiz sadece kendimizi düşünmek değil elbette. Dünyada milyonlarca Müslüman zulüm altında iken hiçbir Müslüman, hatta din-dil-ırk ayrımı yapmayan hiçbir vicdan rahat edemez. Dünyada zulüm gören Müslümanların kurtuluşu için her insan bir şeyler yapmalı. Peki biz ne yapabiliriz? Önce kendi ülkemize, kendi istikrarımıza sahip çıkacağız. Bunca şer odağı, hükümetin istikrarına yönelik sayısız planlarını uygularken, halk olarak bizim hükümete sahip çıkmamız gerekli. Güçlü bir Türkiye, dünyanın her noktasındaki zulme karşı durabiliyor. Bunun örneklerini çok gördük son 17 yılda. Hükümetimizin politikalarından birisi ?mazlumlara el uzatmak´. Biz kendi ülkemizdeki istikrara sahip çıktığımız zaman, fert olarak zulümlere karşı en büyük amellerden birini işlemiş oluruz.
